ay ışığında dans.

1K 66 72
                                    

10 Temmuz 2021, Çarşamba.

"Güzel zamanlar geçirdik." dedim koltuğa otururken. Bana baktı ve gülümsedi. Gülümsemesine karşılık verdim. "Yarın on dokuz olacaksın, Sinan." diye mırıldandım sonra da.

Sinan, benim erkek arkadaşımdı. Neredeyse on üç yıldır tanışıyorduk. Bir keman kursunda tanışmıştık ve kısa sürede çok iyi anlaşmış, güzel bir arkadaşlık kurmuştuk. Sonra da... sevgili olmuştuk. Hayatımdaki en güzel şey Sinan'dı.

Kafamı ondan tarafa çevirdim ve başımı koltuğa yaslayıp ona bakmaya başladım. Bir yandan da konuşuyordum. "Bizimkileri çağırmak yeter herhalde değil mi? Asya, İskender, Tayfun falan." Gözlerini benden çekip sol tarafı gösterdi. "Fotoğrafları getirir misin?"

Gösterdiği yere dönüp baktığımda, çerçeveler ile süslediği duvar vardı. Bizim fotoğraflarımızın olduğu çerçeveleri ile. Ayağa kalkıp, duvarda asılan olan bir iki çerçeveyi aldım ve tekrar Sinan'ın yanına oturdum.

"Bunlara mı bakalım?" Kafasını salladı. Çerçevelerden birini onunda görebileceği şekilde kucağıma koydum. Bu fotoğrafta sahildeydik. Arkadaşlarımız ile tatile gitmiştik. Ben üzerime giydiğim ince beyaz hırkaya iyice sarınmış ve Sinan'ın omzuna yatmıştım. Sinan ise dağınık kıvırcık saçları ile oldukça sinirli gibiydi. Ve fotoğrafta tam o konuşurken çekilmişti. Hatırlıyordum, Asya'nın sürekli fotoğraf çekmesine kızıyordu.

"Çok güzel bir gündü. Çok eğlenmiştik." dedim kocaman bir gülümseme ile. Kafasını sallayarak, bana baktı. Sonra diğer resmi istedi. Eliyle gösterip.

O fotoğrafı da elime aldım. Mezuniyet fotoğrafımız... Geçen sene liseden mezun olmuştuk. O gün çekilmişti bu fotoğrafta. Benim üzerimde, krem tonlarında, kiloş etek bir elbide vardı, uzun saçlarımı su dalgası yaparak tamamen açık bırakmıştım. Kameraya kocaman gülümsüyordum. Sinan, bir elini belime koymuştu. O da kameraya bakıp gülümsüyordu.

Sonra aklıma o gün dans edemem geldi. Ben zaten asla dans etmeyi beceremezdim. Sinan beni, balodan önce hazırlasa da balo günü feci rezil olmuştum.

"Dans edememi hatırlıyor musun?" dedim ayağa kalkarken. Salondaki kocaman boşlukta, Sinan'ın bana öğretmeye çalıştığı dans hareketlerini denemeye başladım. Aklımdan geçen seneki sözleri geçiyordu.

"Sağa doğru bir adım, sola doğru iki. Sonra sağ, sol.. Sağ ve sol."

Sağa doğru bir adım attım. Sola doğru iki. Sağ ve sol, sağ ve sol... Sonra da yere düştüm. "Asla bunu beceremeyeceğim, değil mi?" dedim yerde oturup kendime gülerken.

"Yanında olsaydım, sana öğretirdim belki." dedi Sinan. Kaşlarımı çattım ve gülmeyi bıraktım. "Ne?" Yerinden kalktı. "Yanında olsaydım, sana öğretirdim. Daha iyisini yapman için." Ben hala yerdeydim ve Sinan'ı anlamaya çalışıyordum.

"Sinan zaten yanımdasın."

"Hayır, değilim."

Korkmaya başlamıştım, şaka mı yapıyordu bana. "Sevgilim, ben asla on dokuz yaşında olmayacağım."

O an, ağzımdan tek bir kelime çıktı. "Ne?" Ne demekti bu? Ayağa kalkmaya çalıştım, ama beceremedim. "Sinan neler oluyor?" dedim tekrar yere düşerken.

"Ben gerçek değilim. Geçen sene doğum günümde, ön bahçede, öldüm ben sevgilim."

Kafamı iki yana salladım. "Çok kötü bir şaka!" diyerek ağlamaya başladım.

"Gözlerini kapat."

Derin bir nefes verdim. Belki de haklıydı, kapatmalıydım. Bu bir rüyaydı, ve uyanmam gerekiyordu. Bekledim, bekledim... Ne kadar durdum öylece bilmiyorum.

Moonlight | E&SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin