"Tilki tavşanın feryadını duyunca yanına koşarmış, ama yardım etmeye değil."
- Thomas Harris
''Güzel adam.''
Kelimeler ağzımdan yuvarlanarak çıkarken, salondaki deri koltuğa yaslanmış ve sakin bir iç çekişin ardından dudaklarıma götürdüğüm viski ile bakışlarımı yanımdaki arkadaşıma çevirmiştim. Elleri arasındaki kağıtlardan bir şeyleri okurken, önümüzdeki masada duran fotoğraflara arada bakıyor ve anlamsızca kaşlarını çatıyordu. Onun aksine rahat olan tavrımla birlikte masaya doğru eğilip fotoğraflara baktığımda, onu ilk o zaman görmüştüm.
Güzel parmakları arasındaki büyük kahve fincanının kulpundan tutup dudakları arasına aldığı bir fotoğraf masanın üzerinde duruyordu. Siyah saçları kıvırcık ve dağılmıştı. Üzerine giyindiği siyah takım elbisesi üzerine çok rahat oturmuş, sağ bacağı sol bacağının üzerindeyken sol bacağını sıkmış pantolonu üzerinden kalçaları fena seksi duruyordu. Kaşları çatık, karşısındaki adamı dinliyordu. Ellerim istemsizce fotoğrafa uzanırken, ellerim arasında kendime biraz daha yakınlaştırmıştım.
Muazzam güzel ve yakışıklıydı.
''Ne o, aşık mı oldun?'' Bir anda ilgimi yanımdaki arkadaşıma verdiğimde alayla dudaklarımı kıvırırken, ''Bilmem, sadece alt tarafım biraz hareketlendi,'' dediğimde küçük bir kahkaha atmıştı. Kocaman evde yankılanan kahkaha ile ona katılarak güldüğümde, elleri arasındaki kağıdı masaya bırakmış ve derin bir nefes alarak ayağa kalkmıştı. Çıplak ayakları zeminde hareket ederken, birkaç adımdaki içkilerin olduğu tezgaha ulaşmış ve eline aldığı kadehe kırmızı şarabı boşaltırken tekrar bana dönmüştü.
''Doğrusu seksi adam, pahalı zevkleri var. Damak tadı oldukça...'' Bakışlarını masaya çevirdiğinde ağır adımlarla oraya ilerlemiş ve eline aldığı bir fotoğrafa bakarken dudakları kıvrılırken mırıldanmıştı. ''Oldukça iyi.'' Elindeki fotoğraftan bakışlarını çekip fotoğrafı bana uzattığında elindeki kadehten aldığı yudumla tekrar yanımdaki yerine ulaşmıştı. Elimdeki fotoğrafa baktığımda elimdeki viski bardağını masaya bırakıp bir süre öylece incelemiştim.
Az önce fotoğrafına baktığım adamın yanında uzun saçları olan, küçük ve yuvarlak bir yüze sahip biraz minyon bir tipi olan bir kız vardı. Elleri kızın belindeydi ve muhtemelen otel olduğunu düşündüğüm yerin kapısından içeri giriyorlardı. Suratında bir gülümseme vardı ama çok ilgi çekici bir gülümsemeydi, sanki gülümsemek için gülümsüyordu. Yapmacık. Sıkıcı. Ardından masaya tekrar baktığımda onlarca fotoğraf arasında bir tanesini daha elime almış ve bu sefer saç renklerinin daha farklı olduğunu görmemle istemsizce dudaklarım kıvrılmıştı.
Mükemmel biri olduğunu bir kez daha anlamam cidden uzun sürmemişti. Adam yürüyen porno yıldızı olabilirdi. Belki de gerçekten izlediğim porno yıldızlarından biriydi. Bu düşünceyi kafamdan atarken kırmızı saçlarının arasından geçirdiği uzun parmaklarına odaklanmıştım. Siktir, belki de bu adam tarafından düzülmek fazlasıyla zevk verici olacaktı. Muazzam parmaklarına bakarken, yüzündeki siyah maskeden dolayı sadece gözlerindeki o ayrıntı dikkatimi çekmişti. Bakışlarında ilginç bir umursamazlık vardı.
Başka birine, başka birine ve başka birine daha derken adamın bütün fotoğraflarına bakmıştım. Sıkılmadan dakikalarca her bir fotoğrafında gözlerimi gezdirmiştim. Adını dahi bilmediğim bu adamın her gece rüyama gireceğinden artık adım kadar emindim. Islak rüyalarımı süsleyecek muazzam bir güzelliğe sahipti ve bu ister istemez beni korkutmuştu. Ellerim arasındaki fotoğrafa bakarken, bu fotoğrafta gördüğüm şey diğerlerinden tamamen farklıydı. Yanında kısa boylu, hafif toz pembe saçları olan ve gerçekten bir kızı kıskandıracak kadar güzel olan bir çocuk vardı. Kolları arasındaki küçük köpeğini severken, asıl adamda onları samimi bir gülümsemeyle izliyordu. İlk defa o kadar fotoğraf arasında bu ilgimi daha çok çekmişti. Çünkü, gerçekten gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tokia / taekook
Fanfiction"Tilki tavşanın feryadını duyunca yanına koşarmış ama yardım etmeye değil." - Thomas Harris