Ne bekliyordum ki? Benim hislerime önem verecklerini mi? Geçerli bir raporum vesayre olsa bile yine bu lanet programı sunmaya devam edicem.
Küvetin suyu ayaklarımı ıslatınca kendime lanet okuyup hızla vanaya yöneldim. Sıcak suyun içine girdim. Bu sıralar beni tek rahatlatan şey buydu. Koca bir evde tek başıma yaşıyordum. Yalnızlık başta kötüydü ama kötü, iyi hissettiriyo artık.
İnsanlar neden mutsuz kişilerin haberlerini daha çok seviyorlar ki? Ya da ölüm haberleri neden bu kadar çok okunuyor? Sanırım bu benden daha kötüleri de var diyip hâline şükretmekten dolayı. Şükretmek bana göre bu hayattaki en aciz şeydir. Neden daha iyisi olmaya çalışmazken bir hiç olan kişilere bakıp aciz Tanrı'na şükür edersin ki?
Ölüm... Bazı insanlar için bir kurtuluş belki ama cidden ölüm nedir ki? Ruhun bedenden ayrılması mı? Başka bir bedenle tekrar Dünya'ya gelmek mi? Yaptıklarının cezası için bir evrene gitmek mi? Bunlar sanırım ölümden sonra başına gelecekler. Ama ölüm denilince ilk akıla gelen bariz şeylerde bunlar. Ne kadar dini kitaplar bu konu hakkında bir şeyler söylese de bu kitapların bir gerçekliğe bağlı olmadığından her şey yarım kalıyor. Peki sanırım tek emin olduğumuz şey var. Ölen insanlar yaşamına devam edemiyor. Sanki yaşamında çok fazla bir işe yaramış gibi...
Göz kapaklarım kapanmasına engel olamıyordum ama eğer hasta olursam maaşımdan düşebilirler. Elimdeki bıçağı halıya fırlattım. Bugünde kendime zarar verememiştim. Lanet olası beynim sürekli kendi bedenine acıyordu ve bu beni daha çok acınası hâle getiriyordu. Daha çok ölüm, kan, gökyüzüne bakan boş gözler, yaşama son veren acımasız katiller... görmek istemiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sabah kuşağı | irene
FanfictionPeki, o zaman ne yapmalıydık? Toplumu gerçekten değiştirmek mümkün mü? ➙Bu kitap Christine Chubbuck adlı spikerin ölümünden esinlenerek yazılmıştır. ➙Bu kitap bir nevi yazarın kendi içsel felsefesini anlatmaktadır. Burda yazanlar tamamen kişisel gör...