Jupiter'in yükselişi

Lanet alarmın sesini duymam ile gözlerimi yavaşça açtım.kafamı döndürdüm ve saatin daha 7:30 olduğunu gördüm.elimi yatağın yanındaki küçük dolabın üstüne attım ve alarmlı saati alıp sertçe çektim.fişi çıktığından alarmın sesi kesilmişti.yavaş ve uyuz adımlarla odamdaki küçük tuvalete gittim.elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynadan suratıma baktım.iyi fena değil, sadece rimel ve parlatıcı sürersem idare ederdi.banyoda işimi giyindikten sonra da halledebilirdim.mavi ve yeşil karışımı (ama çoğunlukla mavi)gözlerim ile dolabımı taradıktan sonra siyah bir pantolon ve üstüme ise beyaz askılı bluz ve deri bir ceket seçtikten sonra ayakkabı olarak ise converse'lerimi giyip banyoda işimi halletikten sonra mutfağa doğru ilerledim.televizyonda haberleri açtım. kendime bir kahve yapıp salona geçtim ve oturdum.ayaklarımı sehpaya uzattıktan sonra yanıma gelen beyaz kedim sheva'nın kafasını okşadıktan sonra kahvemin bittiğini gördüm.ayağa kalktım ve televizyonu kapatıp sırt çantamı tek omzuma takıp dışarı çıktım.

Newyork'un kalabalık sokaklarında yürümeye başladım.herkezin tatlı bir acelesi ya da telaşı vardı ama ben her zamanki gibi yavaş ve kendinden emin adımlarla yürüyordum. Çalıştığım kafe cup'n coffee'ye varınca derin bir nefes aldım.hemen içeriye doğru gittim.deri ceketimi askılığa astıktan sonra önlüğe benzeyen üniformamı giydim.her zamanki gibi yoğun olan kafede uzun bir iş günü beni bekliyordu...

***

3 numaralı masadanda sparişleri alınca benim gibi çalışan carl'ın yanına doğru gittim."naber carls!" dedim sevinçle o ise bana bakıp gülümsedi."iyi gidiyor tatlım.vay canına !bu gün ne kadar da güzelsin böyle!"dedi.kesin benden bir şeyler isteyecekti.ona tek kaşımı kaldırarak imalı imalı baktıktan sonra "gene ne istiyorsun canım?"dedim.derin bir nefes aldıktan sonra bana cevap verdi. "Bu akşam cafeyi sen kapatır mısın?"dedi.akşam doktora gitmem gerekiyordu ıyk."neden?"

"Çünkü çok tatlı bir çocuk buldum onunla yemeğe çıkacağım!"dedi.siz sormadan ben söyleyeyim carl gey."ama bu akşam arkadaşının doktora gitmesi gerekiyor."dedim ve masum olmasını umduğum bakışlar attım."lütfeennn,zaten akşam da doktoruna gidebilirsin değil mi?"dedi,ona bayık bayık baktım."biricik arkadaşını kırmak istemezsin değil mi?"alt dudağını öne çıkararak yavru köpek bakışı yaptı.buna dayanamadığımı biliyordu."uff iyi peki yarın sen kapatıcaksın ama ve bana bir akşam yemeği borçlusun!"dedi.güldü ve sevinçlice ellerini çırptı.bende işime geri döndüm.

***

Saat 10:30'du.hastaneye hala yetişebilirdim.bir ağrım vardı ve nedeni ise kalbimin içinde bir şeyin olmasımıymış neymiş.ancak hayati tehlikesi yokmuş.Son müşteriyi de gönderdikten sonra üstümdeki önlüğümü çıkarıp ceketimi giydim.çantamı da omzuma taktıktan sonra hızlı hareketlerle dışarı çıktım.kafeyi kilitledikten sonra caddeye doğru yürümeye başladım.bir taksi bulduktan sonra gideceğim hastanenin adresini verdim.camdan dışarıyı izlamaye başladım.neden hergün izleniyormuş gibi hissediyorum.bilmiyorum ama içimden öyle geçiyordu.taksiyi süren şoför bana geldiğimizi brlirtdn bir şey söylediğinde parayı ödedim ve hastaneden içeri adım attım.

Justin

Kızı gizlice izliyordum.bir hastaneye gelmişti.hastanenin bu akşam kızı korumalıydım çünkü bu akşam bir çatışma olacaktı.hastanenin yanında bir ağaca tırmandım.kıza saldırabilirlerdi. kulağımdaki bluetooth kulaklığı çalıştırdım. Çalıştırınca mavi bir ışık yayıldı."ariana kızı izliyorum bir hastaneye geldi.bu akşamki çatışma ne zaman olacak?"dedim.ariana bizim grubumuzdandı. bize yardım ediyordu.iyi bir savaşçıydı."ımm bekle."biraz bekledikten sonra"akşam 11:40 civarı, jupiteri izle hatta gerekirse hastaneye girmeye çalış juzzy! sakın işleri eline yüzüne bulaştırma!" diye bana nutuk çekmesini dinledim.