Başladığınız tarihi ve saati buraya yazın...💫💫
Savaşın sonucunda elimizde sadece kaybettiklerimiz kalır...
...
"Evet çocuklar! Gördüğünüz üzere bugün Yunan Mitolojisinden Medusa'yı işledik. Haftaya da Sirenleri işleyeceğiz. Ödeviniz ders kitabınızdaki Sirenler bölümünü defterinize yazmak. Hepinize iyi bir hafta sonu dilerim!"
Kitaplarımı çantama koyduktan sonra fermuarını çektim. Neredeyse herkes sınıftan çıkmıştı. Birkaç kişi benim gibi eşyalarını toplamaya çalışıyordu. Her şeyimi topladıktan sonra montumu askıdan aldım. Tam sınıftan çıkacaktım ki öğretmen sesli bir şekilde isim okumaya başladı.
"Becca, Edward, Beatrix, John ve Mabel siz cezalısınız, sınıfta kalın!"
Bu hafta tüm ödevlerimi eksiksiz yapmış, okuldan kaçmamış ve öğretmenlerimin sözünden hiç çıkmamıştım. Cezalı olamazdım, bir yanlışlık olmalıydı. Tam öğretmene neden cezalı olduğumuzu soracaktım ki söze girdi.
"Çocuklar siz sıralarınıza geçin, ben 2 dakikaya geliyorum."
Öğretmen sınıftan çıkarken sınıfta sadece ben, Edward, John ve Mabel kalmıştık. Beatrix ve kuyruğu Vanessa ortalıkta yoktu. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliydim, yoksa her zaman olduğu gibi, bir anda yanıma gelip gıcık konuşmalarıyla sinirimi bozabilirlerdi. Çantamı sıranın üstüne koyduktan sonra kulaklığımı çıkardım. Kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. (Taylor Swift- I Knew Your Trouble) O sırada Beatrix ve Vanessa sınıfa girdiler. Beatrix yanıma gelip sinir bozucu hareketlerle konuşmaya başladı.
"Bu sıradan hemen kalkıyorsun. Ben izin vermediğim sürece buraya oturamazsın dememiş miydim?"
Şu an Beatrix ile uğraşamayacaktım. Başımdan gitmesi için duymamış gibi yapmalıydım.
"Seni duyamıyorum. Yüksek sesle müzik dinliyorum da."
Beatrix tam söze girecekken öğretmenin adım sesleri duyuldu. Vanessa'ya neden buradasın gibi bir bakış attıktan sonra söze girdi.
"Evet çocuklar! Ceza adı altında size bir hafta sonu ödevi daha vereceğim. Bu ödev hem performans notunuzu yükseltecek hem de sizi yemekhaneyi temizlemekten kurtaracak."
Beatrix ben zaten temizlemezdim gibi bir bakış attıktan sonra omuzlarını silkti. Ben hala neden ceza aldığımı anlamıyordum. Hafta sonu çok işim vardı. Birde bu ödevle uğraşamazdım. Öğretmen birkaç kâğıt çıkardıktan sonra konuşmasına devam etti.
"Hafta sonu hep beraber bir kütüphaneye gideceksiniz. 'Mitolojik Yaratıklar' adlı kitabı bulup, size vereceğim kağıtlarda yazılanları kitaptan bakıp dolduracaksınız."
O sırada her birimize birer kâğıt uzattı. Kâğıdı okumaya fırsat bulamadan öğretmen sözlerine devam etti.
"Gideceğiniz kütüphanenin adı 'Light Path'. Kütüphanede çok eski bir arkadaşım çalışıyor. Gittiğinizde sizi karşılayacaktır. Adı ve soyadı Kate Griffin. En önemli şeyi söylemeyi unuttum. Oraya gittiğinizde kütüphanenin önünde fotoğraf çekilin ki, kütüphaneye hepinizin gittiğinden emin olayım. Yoksa 1 hafta boyunca yemekhaneyi tek başınıza temizlemek zorunda kalırsınız"
Son cümlesini Beatrix'e dik dik bakarak söylemişti. Ne söylemeye çalıştığını anlamıştım. Herkes kağıtlarını çantalarına koyduktan sonra sınıftan dışarı çıkmaya başladı. En son sınıfta ben ve Mitoloji dersi öğretmeni kalmıştık. Neden cezalı olduğumu soracaktım ki ne soracağımı anlamış gibi konuşmaya başladı.
"Becca sen cezalı değildin. Bu hafta her şeyini tam yapmışsın. Ödevlerini tamamlamışsın, derslerde söz almış ve okuldan hiç kaçmamışsın."
O zaman neden ceza aldım ki diye iç geçirirken öğretmen konuşmasına devam etti.
"Baktığıma göre Mitoloji dersinde oldukça başarılısın. Seni onlarla projede görevlendirmemin nedeni onlara yardımcı olabileceğini düşündüğüm içindi. Becca sana güveniyorum. Hepsiyle başa çıkabilirsin" dedi tebessüm ederek.
Kimseyi kırmamak adına bir şey söyleyememiştim. Tebessüm ederek hızlıca sınıftan çıktım. Koşar adımlarla okuldan çıktığımda kulaklığımı takıp tekrar müzik dinlemeye başladım.
Uzun süren bir yolculuğun ardından eve gelebilmiştim. Annem her zamanki gibi yemek yapıyor babam ise gazete okuyordu. Annem benim geldiğimi fark etmiş olmalı ki konuşmaya başladı.
"Hoş geldin Becca! Bende yemek hazırlıyordum. Birazdan yemek hazır olur."
"Şimdiden ellerine sağlık annecim. Şimdi üzerimi değiştireyim sofrayı hazırlamaya yardıma gelirim."
Annem bu söylediğime mutlu olmuş, tebessüm etmişti. Annemi mutlu etmek her zaman hoşuma gidiyordu. Ailemi çok seviyordum. Onlara bir şey olmasını asla istemezdim.
Üzerimi değiştirdikten sonra ders kitaplarımı odama yerleştirdim. Uzun süren bir yerleştirme sonucunda anneme yardım etmeye mutfağa gidebilmiştim. Sofrayı hazırladım ve tabakları yerleştirdim. O sırada babamda bir yandan bana yardım ediyor, bir yandan da maçı seyretmeye çalışıyordu. O kadar değişik hareketler yapıyordu ki gülmemek elde değildi.
Güzelce akşam yemeğimizi yedikten sonra sofrayı topladık. Yarın kütüphaneye gideceğimiz için erken yatmam gerekiyordu. Odama çıkıp yatağımı hazırladıktan sonra yatağa uzandım. İyice mayıştıktan sonra kendimi uykunun sıcak kollarına bıraktım...
...
Gözlerimi açtığımda zifiri karanlık bir yerdeydim. Yanımda ağaçlar ve anlam veremediğim bir mavi ışık vardı. Etrafımda dönüyor ve ışıltısını daha da arttırıyordu. Onu takip etmemi ister gibi bir ileri bir geri gidip geliyordu. Ayağa kalkıp onu takip etmeye başlamıştım. Bundan memnun olmuşçasına etrafımda dönüp saçlarımı havalandırdı. Daha sonrada onu takip etmem için önden uçmaya başladı. Beni bir mağaranın önüne kadar getirdi. Mağaranın sağ ve sol tarafında yanan iki adet meşale vardı. Sağ taraftaki kırmızı, anlam veremediğim bir şekilde sol taraftaki meşale siyah yanıyordu.
Mavi ışık mağaranın içine doğru süzülmeye başladı. Mağaranın içine girmeye korkuyordum ama başka çarem yok gibi gözüküyordu. Mavi ışığı bir süre takip ettim. Yolun sonuna geldiğimize mavi ışık olağanüstü bir derecede parlamaya başladı. Artık ona gözümle bakamıyordum fakat mağara duvarlarının üstündeki şekil ve yazılar gözükmeye başlamıştı. Önümde duran koskoca duvarda ise şekiller oluşmaya başladı.
Duvarın üstünde büyük bir daire oluştu. Sonra dairenin içinde de bir daire oluştu. Dairelerin arasında ki bölmeler bir anda ayrıldı ve 16 tane kutucuğa benzer bir şey oluştu. Kutucukların içinde birer sembol oluşmaya başladı. Simgelerin bazıları hayvan simgesiydi. Yılan, kurt, kartal, kuş, deniz atı, Pegasus (yani kanatlı at), iki tane ejderha, Anka kuşu, köstebek, kanatlı bir aslan, jaguar, sırtlan ve yılan balığı. Ne olduklarını anlayamadığım iki sembol daha vardı. Biri sanırsam kanat sembolüydü. Diğer ise elinde bir değnek olan periydi.
Sembollerin tam ortasında bir kız silueti oluşmaya başladı. İlk siluet oluşmaya başladığında siluetin kime benzediğini fark etmemiştim. Silüet gittikçe daha da belirgin olmaya başlıyor yanı sıra yerde sallanmaya başlıyordu. Bir deprem eksikti. Etrafıma baktığımda mavi ışık kaybolmuştu. Onun yerine etrafımda ışık saçan meşaleler vardı. Yer sallantısından dolayı düşmemek için bir meşaleye tutundum. Duvarda oluşan silüete bakmak için kafamı çevirdiğimde şok geçirmiştim. Oluşan kız silüeti tıpkı bana benziyordu. Bunun anlamı neydi?
...
İlk bölüm olduğu için bölümü elimden geldiğimce kısa tutmaya çalıştım. Pek fazla tutamamışım gibi gözüküyor ama elimden geldiğince düzgün ve heyecanlı yazmaya çalıştım.
İlk bölümü nasıl buldunuz?✨😋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAMET SAVAŞI
Fantasy''Savaş kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir.''