Ondan sonra başlamıştı bu hikaye... İlk içmeye başladığım günü hatırlıyorum da mavişimi görmüştüm yabancı kollarda , lavuğa yakışmamıştı ,çanta gibi taşıyordu mavişimi.!!
Ben olsam taç yapardım başıma.!:!: Arabası vardı lavuğun , bildiğim kadarıyla banka müdürüymüş. Neyime benim takım elbise , mercedes... Neyime baksın ki bu kız benim.!
Duydum ki evleniyormuş mahallemin o güzel kızı. Elini bir kere tutamadığım , kokusunu bilmediğim , yüzüne doya doya bakamadığım .. o bankacıyla evleniyormuş. Dünyam yıkıldı başıma , şu koskoca mahalle oldu dört duvar . Çıkamıyorum sokağa , tespihime bile almıyorum artık elime..
Annem anlattı ; '' Anası bize gelmiş , çay içip laflamaya , başlamış anlatmaya -çok düzgün bir talip kızıma, eli ayağı düzgün iş tutan , elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyecek biri '' diye bahsetmiş bizim lavuktan. Anamın yüzü düşmüş benim gibi bir hayırsız evlattan.
Hafta sonu geleceklermiş istemeye ,
Onu görürüm diye saat 7 dedinmi tam o köşedeyim . Kimseler bilmez köşe sevdalısı değilim mavişimin vurgunuyum. Yine akşam 7 suları çıktım köşeye bekliyorum onu. Bir iki sigara yaktıktan sonra belirdi yine sokağın başında . Nasılda salınarak içimi yakarak geliyordu bana doğru , hayal kurmadan önümden geçmesi kolaymıydı.
Tam geçerken önümden tokası düşüvermişti ayaklarıma, seslenemedim ona ağzım düğüm olmuştu . Ama koydum kafa evlenmeden son bir kez konuşup , söyleyeceğim sevdiğimi.