chapter one > confidence

117 13 8
                                    

kitapta kendim tasarladığım belli karakterler var, çok eskiden yazdığım için karakterlerin hayalimdeki fotoğraflarını bulamadım ancak bulduğumda ilerleyen bölümlerde sizinle paylaşacağım. umarım zevkle okursunuz 🤍

>><<

• yedi yıl önce •

sarışın adam, iş yerinden dönerken bıkkın gözlerle dimdik şekilde yoluna bakıyordu. dikkati asla dağılmıyor, ne kadar yorgun olsa dahi sadece önüne bakıyordu; hiçbir şey ilgisini çekmiyordu.

bu durum, hissettiği sert duyguyla birlikte aniden bozulmuştu.

yolun diğer köşesinde büyük bir lanet enerjisi hissediyordu ve bu his onu oldukça rahatsız etmişti.

"bu işi bıraktın nanami, kendine gel." diye mırıldandı ve kravatını düzeltti. yeniden yoluna koyulduğu sırada gözlerini lanetli enerjinin yayıldığı kısımdan çekemiyordu.

içinden bir ses gidip bakmasını söylese dahi diğer otoriter sesi büyücülüğü bıraktığını ve artık normal bir insan olduğunu fısıldıyordu ona.

sadece birkaç adım atmıştı ki, çalan telefonuyla yeniden yerinde durdu.

telefonunu çıkartıp arayan kişiye baktığında ne kadar göz devirmek istese de becerememiş, sıkıntılı bir şekilde aramayı yanıtlamıştı. "gojo?"

"hey, nanamii!!" adamın sevecen sesi yine her zaman ki gibi hiç bozulmamıştı. "doğruyu söylemek gerekirse sana işim düştü."

"dinliyorum." ne kadar büyücülüğü bıraksa dahi eski senpaisiyle görüşmeyi kesememişti nanami. bu durum muhtemelen gojo'nun yüzünden olmuştu.

"senin oralarda lanetli bir enerji seziyorum, akademide işim olduğundan dolayı oraya gelemeyeceğim." telefonda bir yerde uzandığına dair sesler gelse de nanami'nin buna diyecek pek de bir cevabı yoktu, iç çekerek yenilgiyi kabullendi. "ben ilgileneceğim ama unutma ki ben bir büyü—."

"evet, evet, büyücü değilsin, evet biliyorum." nanami sözünün kesilmesiyle iyice gerginleşirken gojo birkaç şey daha zırvalayıp telefonu kapatmıştı.

"bu adamdan nefret ediyorum." diye fısıldadı ve telefonunu cebine attı. ardından da seri adımlarla lanetli enerjinin geldiği yöne ilerledi.

birkaç dakika içerisinde küçük bir inşaat alanına girdiğinde kaşları iyice çatılmıştı.

oysa ki mesaisi daha yeni bitmişti..

daha fazla oyalanmayıp yapılımı yarım bırakılmış binanın içine girdi. girdiği anda görüş açısına tüm duvarları kaplamış, solucan gibi duran bir lanetle karşılaşmıştı.

üstelik başka bir köşede de küçük bir kız; çatık kaşlarıyla tam da lanetin suratına bakıyordu.

içinden bir ses kızın laneti görebildiğini söylese de bu ihtimali göz önünde bulundurmak istememiş, hiçbir şey çaktırmadan kıza yaklaşmıştı. "burada ne işin var?"

kız, nanami'nin sesiyle bakışlarını ona çevirdiğinde çatık kaşlarını bozmamıştı. sorusunu es geçerek eliyle laneti işaret etti. "onu görüyor musun?"

sarışın adam, saniyelik olarak lanete bir bakış attıktan sonra geri kıza doğru döndü. "ne görüyorsun?"

"iğrenç bir solucan. içimi kötü bir his kaplattırıyor." dedi küçük kız, önüne gelen sarı saçlarını kulağının arkasına ittirerek.

nanami kızın bu cevabıyla hafifçe kaşlarını çatmış, anlamışçasına başını sallamıştı. "burada olman tehlikeli. ailenin yanına git."

"ailem nerede veya kimler bilmiyorum."

a million suns || toge inumakiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin