"Teşekkür ederim."
Kuru teşekkürümü önümdeku yaşlı kadına sundum ve masama ilerlerim. Birkaç dakika sonra Wooyoung yanıma oturdu.
"Olum haftada 3 gün brokoli yedik. Şikayet edeceğim ben bunu müdüre. "
Başımı olumlu anlamda salladım ve önümdeki yemekten bir ısırık aldım.
"Tadı da iğrenç bu arada."
Wooyoung gözlerini devirdi.
"Yaşlı moruk. Ben gidip cips alacağım. "
Kadına dönüp keskin bir bakış attı. Gitmeden önce onu durdurdum ve benim paramı da verdim.
"Bana da al. Sadec olanından olsun. "
Ufak bir şekilde basını salladı ve gitti. O sırada ben de yemeğimi çöpe attım. Neyseki derste pazartesi günü başka bir kadının geldiğini görmüştüm. Kurtuluyoruz sonunda.
Ani baş ağrımla ellerimi başıma götürdüm.
Wooyoung, San ile öpüşüyor. Yer okulun arkasında bir yer. Havaya bakılırsa okul bittikten az bir zaman sonra.
"Ah inanamiyorum. Iğrenç.."
"Hah.."
Önüme ne zaman oturduğunu fark etmediğim çocuğa baktım.
"Hayır sana söylemedim. Ben şey, başım ağrıyordu. O acıya dedim."
Mavi saçlı çocuk kaslarını kaldırdı ve gülümsedi.
"Sen Soobin'sin değil mi? 185 olan."
Beni tanıyor muydu?
"Evet, Evet benim."
Memnunca güldü.
"Ben de Yeonjun. Memnun oldum. "
Elini uzattı. Hiç zaman kaybetmeden gülerek elini sıktım.
Selam ve baybay
ŞİMDİ OKUDUĞUN
train°yeonbin✔️
FanfictionSoobin geleceği görebiliyordu ama bu Yeonjun'u ve diğerlerini kurtarabileceği anlamına gelmiyordu.. Yeonbin Minific Half angst(?)