1 ci bölüm

25 7 5
                                    

Lavinia-Anne...

-Efendim minik prensesim...

Lavinia- Dışarı çıka bilirmiyim?

- Ama...

Lavinia- Nolur anne bak tüm gün bu kocaman şato'da tıkılıp kalmaktan sıkıldım.

-Tamam ama şato'dan dışarıya çıkma.

Lavinia- biliyorum anne dışarda tehlike var her an her şey ola bilir ama anne ben artık 12 yaşındayım. Ben büyüdüm...

-Sen şu bücür bak. Sen ister 40 yaşında ol yinede benim küçük kızım olarak kalacaksın. Dışarı çıkarken ceketini gitmeyi de unutma.

Lavinia-Tamam anne.

Hızla ceketimi giyerek koşarak kendimi dışarıya attım. Çimlerin üzerinde oturarak düşünmeye başladım...

Acaba bu kocaman kapının arkasında neler var neden ailem beni dışarı çıkmaya izin vermiyorlar?

Normal çocukların aksine ailemle beraber şato'dan kenarı çıkamıyorum. Diğerleri gibi eğlenemiyorum. Sadece tüm gün odam da oturarak ailemin bana aldığı kitapları okuyordum. Kitaplar ve müzik hayatım olmuştu.

Küçük'ken annem ve babamın bana doğum günüm için aldıkları müzik kutusu vardı,belkide kitablar dışında aldıklari ilk farklı doğum günü hediyesiydi ve benim en çok sevdiğimdi.

Müzik kutusundan çıkan melodi o kadar güzeldi ki, her kutuyu açtığımda içinde ki balerin dönerek odayı güzel melodiyle dolduruyordu.
Annem bu hediyeni babamla verdiyi zaman şöyle söylemişti;

- Bu müzik kutusuna iyi bak kızım güzelce sakla gelecekte ne olacağını kimse bilmiyor Biz yanında olamayınca yardıma ihtiyacın olduğu zaman ve ya korkuğunda kulaklarının bu güzel melodiyle dolmasına izin ver gerisini zaten kendisi hall edicek.

Diyip göz kırpmıştı annemin o gün neyi ima ettiğini anlamamıştım annemin söylediği gibi hep canım sıkılınca kulaklarimın o huzurlu melodiyle dolmasina izin veriyordum çok garip şekilde içimde hep bir ürperti olurdu o melodi çaldığında sanki birisi yanımdaymış gibi hiss ediyordum ama yanıma baktığımda hiç kimse olmazdı hatta bir defasında gerçekten kendimi çok kötü hissediyordum hıçkırıklarla ağlarken açtım o kutuyu balerin kendi etrafında dönmesini izlerken bir taraftanda hıçkırıklar eşliğinde melodiyi dinliyordum size yemin ede bilirim ki o melodi okunurken birisi bana sarıldı kulaklarıma "ağlama artık miniğim " diye fısıldadı.

O günden sonra bir daha o müzik kutusunu açmadım çok korkmuştum.
Ama annem ve babama söz verdiğim için gözüm gibi koruyordum.

Akşam yemeğini yedikten sonra odama çıkmıştım, teleskopuma yaklaşarak yıldızları izlemeye başladım .

Yıldızlar muhteşemdi. Ayın ışığı her tarafı aydınlatıyordu...

Tüm gün odam da oturup kitab okumaktan bıkmıştım bende diğer çocuklar gibi eğlenmek istiyordum.

Görüş alanıma yine o kapı girmişti.
Acaba... Acaba o kapının ardında neler saklıydı. Bunu düşünmekten kendimi alı koyamıyordum. Ailem beni neyden koruyordu? Neden dışarıya çıkamıyordum? Gibi kafamda deli sorular var...

.......

14 cü doğum günümdü. Yine her sene olduğu gibi sıkıcı bir şekilde geçiyordu.
Akşam yemeğinden sonra ailem bana yine her sene olduğu gibi kitab hediye etmişlerdi.

Teşekkür ettikten sonra odama çıktım.
Yıldızları seyr etmeye başlamıştım.
Çok güzel parlıyordular. Bir kaç dakika böyle yıldızları seyr ettikten sonra pijamalarımı giymek için dolabıma yöneldim. Dolabımı açtığımda tüm elbiselerini hepsinin dağıldığını gördüm. Normalde odamı hizmetçiler toplardı ama bu gün izin günleriydi annem ve babam askerlerle birlikte krallık toplantısı için Londraya gitmek için yola çıkmıştılar bense bana bakan teyzeyle birlikte kalıyordum, kendisi çok tatlı ve kibar birisiydi onu cok seviyordum onunla zaman geçirmek çok eğlenceliydi.

Sıkıntılı bir nefes vererek dagınık dolabıma baktım çok düzenli birisi değildim birazcık dağınıktım o yüzden kıyafet dolaplarım genellikle karman çorman olurdu.Sıkıldığım için tüm dolabı boşaltmaya başladım birisinin bu bu dolabı savaş alanı halinden çıkartmalıydı ve o birisi bendim.

Tüm elbiseleri indirdik ten sonra elbiselerimin arkasında rüzgar sesinin geldiğini duydum, dolabım duvara monteliydi yani aslında dolabın arkası değilde direk duvardı. Duvara yavaşça vurduğumda tahtaya vuruyormuşum gibi ses geldi duvarın arkası boştu sanki ama benim odam bu kattaki en son odaydı yani benim odamdan sonra bir oda yoktu o yüzden duvarın arkasından hava akıntısının gelmesi imkansızdı dikkatlice duvara göz gezdirdiğimde gördüğüm şeyler ağzım açık kalmıştı.

Dolabın içinde eski gizli kapı vardı. Kapıyı açmak istedim ama açılmıyordu omzuma kapıya vurmaya başladım bir kaç vuruştan sonra kapı açılmıştı.

İçeri girdiğim zaman karşımda kocaman kütüphane vardı. Kapıya nazaran kütüphane baya bakımlı ve güzeldi. İçimden bir anda şöyle geçirmiştim.

- ahh şaka yapıyor olmasılısınız. Yine mi kitab?!

diyerek kütüphane'ye girdim ve kütüphane'yi keşfe çıktım. Çok güzel ve garip kitab'lar vardı. Ama aralarından son gördüğüm kitab dikkatimi daha çok çekti. Kitabın üzerinde Lavinia yazıyordu.

Kitabı elime alarak kütüphane de olan masa'lardan birine oturdum. Masada küçük lamba vardı. Lambanın sayesinde birazda olsa da harifleri göre biliyordum.

Sayfa sayfa okuma ya başlamıştım. Kitab çok garipdi hemde çok. Hikaye benim gibi ismi Lavinia olan küçük prenses den bahs ediyordu, ve en garip yanıysa kızla aynı yıl aynı gün doğduk ve sevdiğimiz şeyler hepsi aynıydı. Sanki hikayede ki kız bendim...

Hikayeyi okumaya devam ettim. Kitabın ortasına gelince bir kağıt vardı.
Kağıdı elime aldım... Kağıdın üzerinde harita çizilmiştir ve bu harita şatonun dışınıda bir yerdi. Haritayı elime alıp kaldırdığımda lambanın ışığı arkada yaziların olduğunu görmemi sağladı. Kağıtı arkasını çevirdim ve okumaya başladım.

Not'da

Oda'da olan gizli odayı bularak bu haritanın gösterdiği yere doğru git ve o zaman tüm sorularının cevabını bulucaksın Lavinia yazıyordu.

Gizli oda? Ne gizli odası diye söyledim sesli bir şekilde. Acaba bir ipucu falan var mı diye kontrol etmek için sayfaları çevirmeye başladım kitabın sonunda bir yazı yazıyordu, daha doğrusu bir bilmece.

"Buluşudur Galileo GAlilei'nin arkadaşıdır göknilimcinin"
Diye yazıyordu kitabın sonunda. Teyzemin ismimi eslemesiyle elim ayağım bir birine dolaşmıştı. Hemen koşarak kütüphaneden çıktım. Kütüphanenin kapısını kapatarak odamdan çıkarak teyzemin yanına indim.

- efendim Teyze.

-Kızım nerdeydin tüm her yerde seni arıyorum ben.

-özür dilerim teyze duymamışım

- Odana geldim orda yoktun nerdeydin?

-çok sıkıldım seraya çıktım bende .

- ohh çok korktum sen ses etmeyince bir daha böyle ortalıktan kayb olma.

-Tamam teyzee söyliyeceğin başka bişey yoksa ben odama çıkıyorum.

-tamam kızım sen git dinlen

Içimde ki düşünceler benim rahatsız olmama neden oluyordu.

"Ya benden bir şey saklıyorlarsa? "

"Ya da bana yalan söylüyorlar da? "

Kafamda olan bu düşüncelerimi bir kenara fırlattım ve  odama çıktım.

Ben her ne olursa olsun bunun gizemini çözücektim...

LaviniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin