Fake

234 14 32
                                    

"Biliyorum," demişti Magnus, Alec karşısındaki sandalyede yerini alırken. Bir haftadır sevgilisini görmeyen Alec'in aldığı bu karşılama kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu.

"Neyi biliyorsun?" sormuştu Alec.

"Aramızdaki her şeyin bir iddia yüzünden olduğunu. Senin bana karşı hiçbir zaman bir şey hissetmediğini. Geçirdiğimiz ayların senin için anlamı olmadığını. Her şeyi biliyorum Alec. Raj ve Victor'u konuşurken duydum. İddiayı kazanmış olmana rağmen neden hala benimle birlikte olduğunu merak ediyorlardı. Onlara inanmadım doğal olarak. Jace'le konuşmaya gittim. Duyduklarımı ona söylediğimde yüzünün aldığı ifade," kuru bir şekilde güldü Magnus. Alec'in kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. "Raj ve Victor doğruyu söylüyordu. Benim üzerimden iddiaya girmiştiniz. O kadar çok sinirlenmiştim ki... Ben sana güvenmiştim, Alexander," Alec'in ismi dudaklarından her zaman sevgiyle dökülürdü. Ama öğrendiği gerçeklerin sebep olduğu kalp kırıklığı o kadar kötüydü ki Magnus içindeki sevgiyi bulamıyordu. "Sana hiç kimseye anlatmadığım şeyleri anlattım. En yakın arkadaşlarımın bile bilmediği şeyleri. Ve sen güvenime böyle mi karşılık veriyorsun? Aylarca bir yalanı yaşamamı sağlayarak. En kötüsü de ne biliyor musun? İçimde hala seni seven bir kısım var. Ne kadar kurtulmak istersem isteyeyim kurtulamadığım. O yüzden ondan kurtulmam için bana yardım edeceksin, senin için hiçbir şey ifade etmese de, son bir kez beni sevdiğini söyleyeceksin. Ondan sonra bir daha karşına çıkmayacağım. Yeter ki son bir kez, içimdeki o aciz kısım için, beni sevdiğini söylediğini duyayım. Yalan olsa bile."

Alec, annesinin sakladığı atıştırmalıkları yerken yakalanmış gibi hissediyordu. Ama Magnus konuştukça hissettiği suçluluk duygusu kat be kat büyüyordu. Alec uzanıp Magnus'un ellerini tutmak istedi. Ona hepsinin yalan olduğunu, Jace'e bile inanmaması gerektiğini söylemek istedi. Ama Magnus gözlerinde öyle bir kararlılıkla Alec'i izliyordu ki, Alec yalan söylemeye cesaret edememişti.

"Magnus... Ne-" Geçiştirmeye çalıştı Alec. Magnus sözünü kesti.

"Lütfen Alec. Senden sadece bunu istiyorum. Başka hiçbir şey değil. Sonra birbirlerimizin hayatından tamamen çıkmış olacağız. Sen kendine başka bir sevgili bulabilirsin, gerçekten sevdiğin. Ben de asla senin karşına çıkmam. Dünyanın öbür ucuna gitmem gerekse bile."

"Magnus, dinle beni-"

"Alec. Daha fazla zorlaştırma. İstediğin bu değil miydi zaten? Bir an önce benden ayrılmak? Sana fırsat veriyorum işte neden hala vazgeçmiyorsun? Eğer dediğimi yapmak istemiyorsan tamam. Zorlamam. Elveda, Alec." Magnus arkasına bile bakmadan kafeden çıkmıştı. Ve her ne kadar saklamaya çalışsa da Alec gözyaşlarını görmüştü.

↬↬↬↬↬

Magnus, Alec'i o kafede tek başına bırakalı iki hafta olmuştu. Magnus'un gerçeği öğrenmesinin üstünden üç hafta geçmişti. Alec'in dünyada cehennemi yaşadığı üç hafta. Raj ve Victor ile iddiaya girdiği doğruydu. 6 ay önce şarhoşken kabul etmişti. Bir an bile durup sonuçlarını düşünmemişti. Şimdi Magnus'un canını yakmıştı, üç yeni düşman kazanmıştı ve her gün kız kardeşi Isabelle'in söylenmelerine maruz kalıyordu.

"Sen gerçekten beyinsizsin Alec." dedi Isabelle, Alec'in odasının duvarına yaslanırken. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu ve olanları öğrendiğinden beri yüzünde olan yargılayıcı ifadeyle abisine bakıyordu.

"Izzy, lütfen. İki haftadır aynı şeyleri söylemekten sıkılmadın mı?" Alec bıkkınlıkla inledi.

"Sen hem kendine hem Magnus'a acı çektirmeyi bırakana kadar sıkılmayacağım. Git konuş onunla Alec. Seni dinleyeceğine eminim." Isabelle'in yüzü yumuşadı abisinin gözlerine dolan yaşları gördüğünde.

Fake - One ShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin