gecenin bir vakti gittiğim sahilde tek tük insan vardı. göz yaşlarımı silip sakinleşmeye çalıştım ve kumsalda oturmuş denizi seyrederken şarkı mırıldanan çocuğa çok yaklaşmayarak ben de soğuk kumların üzerine oturmuştum. evden bir hışımla çıkmıştım hatta üstüme giyecek bir şey almayı bile akıl edememiştim. göz yaşlarım yavaşça akıyordu yanaklarımdan boynuma doğru. sessizce ağlıyordum her zaman yaptığım gibi. neden ağladığımı bile bilmiyordum. ailemin bana söylediklerine mi sinirlenseydim yoksa asla gitmeyen yalnızlık hissine mi üzülseydim bilmiyordum. tek bildiğim ağlamak istediğimdi.
birkaç dakika sonra o çocuk yanıma oturmuştu. ve yumuşak bir ses tonuyla "şuan yanımda, rahatça ağlayabilmek için sahile kaçan ama kaçarken üstüne bir şey almayı unutup bu soğukta donan biri oturuyor, yanlış mıyım?" demişti. dediği şeyle şaşırmıştım. göz yaşlarımı silip burnumu çekmiştim. "nasıl yani? nasıl bilebilirsin bunu?" diye sormuştum. sesim ağladığım için boğuk çıkmıştı. dediğim şeyle hafifçe gülmüştü. tatlıydı. "süper güçlerim var benim zihin okuyorum" ellerini kaldırarak sanki zihnimden sinyaller geliyormuş gibi hareketler yapıyordu. bu saçma haline hafifçe gülmüştüm. "işte bu! sanırım bu görevimi de tamamladım. birini daha ağlarken güldürdüm. ahh bu konuda çok başarılıyım." diyerek böbürlendi. "neden bahsediyorsun sen?" "diyorum ki ağlayan insanları güldürmeyi seviyorum aslına bakarsan herkesi güldürmeyi seviyorum. bu da bir diğer yeteneğim" diyerek otuz iki diş gülümsemişti. "yanıma kendini övmeye mi geldin acaba? hayır çünkü müsaade edersen ağlama seansıma geri dönmek istiyorum." demiştim hafif sinirle. "hayır hayır lütfen ağlama, biliyorum saçma ve hiç tanımadığın birinin sana ağlama demesiyle duracağını sanmıyorum ama başka şeylerden konuşalım meselaaa cigarettes after sex'in bütün şarkılarının aynı olması ama hepsinin çok güzel olması hakkında." sanki hayatım boyunca bunu bekliyormuşum gibi bu konuya çok yükselerek "evet kesinlikle. sonunda benimle aynı düşünen birisi." diye karşılık vermiştim. "anlaşmamızın bu kadar kolay olacağını tahmin etmemiştim." demişti gülerek. "ben de öyle" hafifçe gülümsemiştim. "adın ne?" "adın ne bu arada?" aynı anda aynı soruyu sormamıza gülmüştük. "jimin ben." "ben de jeongguk. memnun oldum jimin." diyerek elini uzatmıştı. ben de uzatmıştım. "ellerin buz gibi çok üşümüşsün." "evet burası hırkanı çıkarıp bana verdiğin yer olmalıydı." demiştim gülerek. "tam da onu yapıyordum. asla sen söylediğin için değil." derken üstündekini çıkarıp bana uzatmıştı. "teşekkür ederim çok düşüncelisin gerçekten." demiştim alayla. hırkasının sıcaklığıyla rahatlamıştım. "istersen biraz yakınlaşayım sen de üşüme." "yani olabilir aslında birazcık sarılsak bişi olmaz bence." demişti gülerek. kolunu omzuma atarak beni kendine yaklaştırmıştı.
o gece dalga sesleri eşliğinde o soğuk kumların üzerinde oturduğum, hayatımın geri kalanını geçireceğimi tahmin bile etmediğim tatlı çocuğa sarılmıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soğuk kumlar
Romanceo gece dalga sesleri eşliğinde o soğuk kumların üzerinde oturduğum, hayatımın geri kalanını geçireceğimi tahmin bile etmediğim tatlı çocuğa sarılmıştım...