"Kızmazsın değil mi?" dedi han son kontrollerimi de yapıp evden çıkmadan önce.
"Emrivaki yaparken sormana lüzum var mı?" diye cevapladım onu. Aynadaki yansımamdan gömleğimin yakalarını düzeltip ceketimi üzerime aldım.
Bugün yirminci yaş günümdü ve bunu ailemin haberi olmadan arkadaşlarımla parti yaparak geçirmek istiyordum. Babam şu gereksiz alfa omega statü kurulunda özel biriydi ve aslına bakarsanız ergenliğe girdiğim ilk günden beri bugün için uyarılıp duruyordum. Bunun temel sebebi ise kalabalık bir aile olsak dahi olası erken mühürleme ile alfaların mühürlenme düzenini bozmam gibi safsatalardı.
Olur da abilerimden önce böyle bir işe karışırsam liderlik bana geçecekti -ne liderliğiyse bu- ve it kopuğun işiyle uğraşmak zorunda kalacaktım.
İstemsizce güldüm "it kopuk ha!" kurt adamlara hem de...
Benim bu kadar iktidarsız olduğumu düşünen aileme inat bugüne kadar gayet de ilişki hayatımı mühürleme yapmadan geçirebilmiştim. Sonuç olarak her önüne gelenin boğazına yapışmadığınız sürece kimsenin mühürlendiği falan yoktu. Ve bu akşamki partiyle bunu onlara kanıtlayacaktım. Ertesi sabah kalktığımda bu akşamki dolunayın beni etkilemediğini ve hala abilerimin söz hakkına sahip olduğu gerçeğini onların gözlerine sokacak ve bir an önce yeol abimin mühürlenip bizi bu zırvalıktan kurtarması için ona bir telekonferans kuracaktım.
Tabi ki kalabalık bir aile olmanın en iyi yanı takıntılı bir hale getirseler dahi beşinci çocuklarının doğum gününü unutmalarına neden olacak kadar kafalarının meşgul olmasıydı.
Annem ile babam kardeşimin – evet bir de küçük bir kız kardeşim var- yıllık kontrolleri için şehir dışına çıkmışlardı. Benden büyük dörtlüye ise ben dahi ulaşamıyordum. En büyük abim chanyeol namıdiğer yeol yurtdışında eğitim alıyordu ve yirmi beşinde bir moruk olmasına rağmen mühürlenmediği için hep sıkıntı çekiyorduk. Aslında kardeşlerimin arasında en iyi anlaştığım olan olması ve onun her özelini biliyor olmama rağmen ,asıl mühürlemek istediği kişinin kim olduğu ve neden mühürlenme işlerinden kaçtığının farkında olmam gibi, arada yanan ben oluyordum. Geri kalan üç büyük ise ailemizin benden sonra en çekilmezleriydi.
Üçüzlerdi ama tanrı aşkına birbirinden bu kadar farklı olmayı nasıl başarıyorlardı hala muallaktı. Ve onların nerede ne yaptıklarını sadece tanrı bilirdi. Abim yunho'nun sevgilisiyle vakit öldürdüğü kesindi ve bu beni rahatsız etmeyeceği manasına geliyordu ki genelde o kim olduğu belirsiz sevgilisiyle takılırdı.
Üçüzlerden yeongsung tam bir hız tutkunuydu ve ondan ailecek tek beklentimiz eve sağlam ve nefes alıyor şekilde gelmesiydi. Chareyon ise bir kitap kurduydu, şakacı kurt , ve belki de şu an evde bir yerde bile olabilirdi. Bir ölünün ondan daha çok ses çıkarabileceği konusunda birileriyle iddiaya dahi girebilirim.
Han konusuna gelecek olursak o tamamı ile başka bir muammaydı.
Karşı komşuları chan'ın yakın arkadaşı minhoya takıntılı hale gelmişti ve partiye doğal olarak onu da davet etmişti. Bunda sıkıntı yoktu ama bu chan hıyarının partime tüm arkadaşlarını alıp gelebileceği manasına gelmiyordu.
Chan denen adamı tanımıyordum ve onun hakkında bildiğim tek şey bazen evinden yükselen twenty one pilot veya green day şarkılarıydı. Güzel bir müzik zevki olabilirdi ama tanrı aşkına bazen onun evinden gelen bir koku olurdu ve , ve bu ....
Rahatsız edici olurdu. Her gittiğimde karşılaştığım bir durum değildi ama arada rastladığım bu feremonlar mide bulandırıcıydı. Bunun chana değil de bir arkadaşına ait olduğunu onunla yüz yüze tanışma fırsatım olduğunda anlamıştım. Ve o arkadaşının da bu akşam partime gelebilecek olma fikri beni rahatsız ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bite the beauty
FanfictionHala geri kafalı biçimlerle yönetilen kurt sürülerinin birinde ana alfanın oğullarından en küçüğü olan changbin abilerinin arasında liderlikle alakalı şeylere hiç kafa yormuyordu. Ta ki yirminci yaş dolunayında düzenlenen ay tutulması partisinde diş...