İstanbul yine yağmurlu bir sabaha uyanmıştı. Çamurlu ayakların çıkardığı garip ses melodi şeklinde evlerin içinden bile duyuluyordu. İşi olan insanlar ve ilk dersi matematik olan öğrenciler yola çıkmış, yağmuru aldırmadan olmaları gereken yerlere gidiyorlardı. Deniz, o sabah olacaklardan habersiz bir şekilde yatağından kalkmıştı. Kahvaltı yapmayı düşünüyordu ama midesinin pek fazla bir şey almayacağını da içten içe biliyordu. 3 yıldır doğru düzgün kahvaltı edemiyordu. Yoğun çalışma hayatı yüzünden gecesi gündüzü birbirine karışıyor, 6 saat uyursa kendini şanslı hissediyordu. Ütülenmiş gömleğini giyerek altına da kumaş pantolonunu geçirmişti. Saçlarına bakım yapacak pek zamanı yoktu. Her akşam yıkanıyordu ama saçlarına şekil vermekle zamanını harcamak istemiyordu. Zaten kendini beğendirmek istediği biri de şu sıralar yoktu. Evinden çıkmayı başardığında yağmur yerini doluya bırakmıştı. Açık yeşil yağmurluğunu çantasından çıkarıp giydi ve saçını topladı. Gri tonlarındaki küçük arabasına bindi ve kaygan yollara aldırmadan birkaç dakika sonra kendini üniversitenin otoparkında buldu. Küçük merdivenleri hızlı bir şekilde çıktıktan sonra giriş kapısına ulaştı. Küçük iki tane koridoru geçtikten sonra laboratuvarın kapısından içeri girdi. Islak olmasına rağmen herzaman ki gibi doğal güzelliğini kaybetmemişti.
Deniz dışındaki herkes laboratuvardaki yerini almıştı. Kerem, Sarp, Beste ve profesör , Deniz'le iki senedir tanışıyordu. Laboratuvar dışında çok görüşmeselerde, aslında bayağı samimilerdi. Bazen profesörle anlaşamasalarda o güne kadar bir şekilde birlikte çalışmayı başarmışlardı. Ama herkesinde bir hayali , isteği vardı ve bu birbirine uymuyordu. Bazılarının hayali, bazılarınınsa başarı isteği bazı şeylerin önünde geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Deneyi
Science FictionBir Biyoloji öğrencisi olan Deniz ve arkadaşları öğretmenlerini dinlemek yerine kendi isteklerini yerine getirmeyi seçmişlerdir. Ama her seçimin kendisiyle getirdiği bir sorumluluğu vardır. Ya da buna ceza mı desem??