"Geçilmez ile karşılaştığında sen değiş, sen değiştiğinde geçilmez geçilir olur." - Sun Tzu
--
"Hava cidden kapanmış.."George sesli bir nefes verip krem rengi kazağının üstüne montunu geçirip cebine telefonunu atmıştı.
"Ufak bir yürüyüşten bir şey olmaz umarım."
Tam dış kapısını açmışken karşısında ki Nick selam vermişti.
"Ah bir yere mi gidiyordun?"
George kapıda ki anahtarını alıp parmağını geçirmişti halkalardan birine.
"Bir yere gitmiyordum- yürüyüşe çıkıcam gelmek ister misin?"
Nick kafasını olur anlamında sallayıp George'un kapıyı kapatmasını seyretmişti.
"Gidelim o zaman."
Nick yeni arkadaşının etrafında huzursuz bir hava hissedince hızlıca öne atılıp kolunu boynuna dolamıştı.
"O değilde tam tanışmamıştık kısa bir öz bilgiydi konuşmamız hadi kendimizi tanıtalım!"
George nazikçe gülümseyip konuşmuştu.
"Yirmi beş yaşıma yeni girdim aslında, londradan taşındım buraya."
Nick şaşkın bir şekilde George'a baktı.
"Yani sen şimdi benden iki yaş küçük müsün? Daha küçük gösteriyorsun lan."
George göz devirip konuşmaya devam etti.
"Piyano çalmayı severim.."
Nick heycanla gülümsemişti.
"Piyano çalan bir arkadaşım var artık sayende diğerlerine övünebilceğim!"
George aklına gelen soruyu sormak için ağzını açmıştı.
"Um.. bu arada Nick yan dairemde ki kişiyi biliyor musun?"
Nick tek kaşını kaldırmıştı,
"Clay'den mi bahsediyorsun? Pek bilmiyorum açıkcası ama sen bir anda ondan bahsettiğine göre ilgini çekmiş gibi."
George kafasını 'evet' anlamında sallayıp arkadaşının konuşmasını beklemişti.
Nick sıra kendisine geldiğine fark edince konuşmaya başladı.
"Ah uh haha- ilk başta tanıştığımızda söylemiştim adımı zaten" Nick elini karşıya doğru uzatırken konuşmaya devam etti. "Yirmi yedi yaşındayım, veterinerim ve sanırım fazla hareketli bir insanım? Onun dışında buralarda tanıdığım insan çoktur senide arkadaşlarımla tanıştırmak isterim, bir sorun olmaz değil mi?
George hayır diyip önüne geldikleri apartman kapısını açmıştı.
Çıktıkları bahçede çiçekler boldu aslında. "Hey George çiçekleri sever misin?"
George kafasını evet anlamında sallayıp esnemişti.
Nick karanfil çiçeklerinin olduğu yere eğilip bir parça kopardı.
"Al bakalım o zaman-"
George bir anda gözünün önüne getirilen çiçeğe bakmıştı.
"Teşekkür ederim."
Nick boşta olan eliyle sıkıntı yok anlamında sallamıştı.
"O zaman yürüyüş için dışarı çıktıysak yol üzerindeyken seni bizimkilerin takıldığı yere götüreyim..biraz gariplerdir benim gibi ama iyi anlaşırsınız."
George tamam diyip Nick'in arkasından yürümeye başlamıştı, hafif bir ürpertiyle izlendiğini hissedip çıktıkları binaya baktı.
Nick durumu fark edince konuştu.
"Bir şey mi oldu?"
George "Hayır hayır sıkıntı yok bir şey unuttum mu diye bakmıştım belki hatırlarım unuttuysam diye.."
'Yalan söylemekte çok iyi değilsin anlaşılan, tanışmak ister misin?
- Clay'Clay yan dairesinde ki adamın kapısının önüne küçük bir not bırakmış ve kendi dairesine geri girmişti.
∞∞∞∞∞
Phil açılan kapıya karşın işiyle ilgilenirken "Hoşgeldiniz!" Demişti.
Uzunlamasına giden masanın etrafında ki gençler kapıdan Nick'in içeri girdiğini görünce selamlamışlardı.
Tommy oturduğu yerden kalkıp Nick'in arkasından yeni gelen kişiye bakmıştı.
"Merhaba insa-"
Phil Tommy'nin lafını keserek mahallelerine yeni taşındığı belli olan genç adama ve Nick'e baktı."Ne istersiniz gençler?"
Tubbo masanın üstünden zıplayıp Tommy'nin yanına giderken bağırdı.
"Elma suyu!"
Nick Gülerek George'nun omzunu pat patlamış ve küçüklerine teslim ederek masaya ilerlemişti.
--
Eeeyt yeter be yazamıyorum üsendim bu üşenmeme fazladan 1 bölüm alırsınız çünkü bölüm bitmedi :'<
Bb yilda bir bolum atiyorum zaten
ADIOS AMIGOS BABY! WOOOHOOO