BİRİNCİ BÖLÜM

50 6 11
                                    

Saklanması Gerekenler

Vilette'de oturan Monsieur ve Madame Lefèvre son derece normaldiler, en azından onlar ile aynı mahallede oturan büyüsüz komşuları öyle sanıyordu. İşin aslında ise büyüsüzler için oldukça garip, büyücüler için gayet normal bir yaşamları vardı. Büyüsüzlerin onları normal sanması doğaldı, asıl kendilerini -bütün büyücüler gibi- büyüsüzlerden gizliyordular çünkü.

Monsieur Lefèvre Fransız Sihir Bakanlığı'nda adaleti sağlayan 'Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi'nde bir büyüceşura üyesi olarak çalışıyordu. Tıpkı asırlardır bütün Lefèvreler'in yaptığı gibi. İri yarı, kaslı bir adamdı, ona çok yakışan bir bıyığı vardı, belki de bıyığının ona bu kadar yakışmasının nedeni doğuştan sahip olduğu, tıpkı işi gibi atalarından miras aldığı veela efsunuydu. Madame Lefèvre zayıftı, zarifti, tıpkı eşi gibi sarışındı. Hiç çocukları yoktu ve bir tedavi bulunana kadar da olacağa benzemiyordu.

Monsieur ve Madame Lefèvre, öykümüzün başladığı o kasvetli, kurşuni sah sabahı uyandıklarında, yakında onları büyük bir şaşkınlığa uğratacak, sevince boğacak şeyin habercisi olabilecek hiçbirşey yoktu bulutlu gökte. Monsieur Lefèvre,-işe giderken büyüsüzler herhangi bir gariplik sezmesinler diye onlar gibi giyinirdi- taktığı en hoş kravatlardan birini seçerken bir şarkı mırıldanıyor, Madame Lefèvre de, keyifli keyifli henüz yazmaya yazmaya başladığı kitabı 'Asalet'in konusunu anlatıyordu sevgili eşine.

İkiside, bir adamın pencerelerinin hemen önüne cisimlendiğini fark etmedi.

Sekiz buçukta, Monsieur Lefèvre büyüsüz işi çantasını aldı, Madame  Lefèvre'nin yanağına ufak bir öpücük kondurdu, kitabı hakkında şans diledi, ama cevap alamadı, Madame Lefèvre çoktan kitabı hakkındaki düşüncelerine dalmıştı çünkü. Evden ayrılırken, "Her zamanki gibi," diye kıkırdadı Monsieur Lefèvre. Büyüsüz icadı arabasına bindi, sadece iki kişi için gayet büyük olan evinin bahçesinden geri geri çıktı.

Garip bir şeyin ilk belirtisini fark etti sokağın köşesinde, sahibi olmayan bir gölgeyi. Monsieur Lefèvre, bir an ne gördüğünü kavrayamadı. Sonra, bakmak için başını arkaya çevirdi. Fakat ne bir insan duruyordu baktığı yerde, ne de sahipsiz bir gölge. Zaten olacak iş miydi bu? Evet büyücüler gerçek olabilirdi, fakat sahipsiz gölgeler? Bir ışık oyunuydu olsa olsa.

Kirpiklerini kırpıştırdı Monsieur Lefèvre, gözlerini gölgeyi gördüğünü sandığı noktaya dikti. Monsieur Lefèvre köşeyi dönüp yolda ilerlerken boyuna geriye baktı dikiz aynasından. Hafifçe silkindi Monsieur Lefèvre, gölgeyi kafasından çıkardı. Bakanlığa doğru ilerlerken bir dahaki ay yapılacak olan ve kendine bir bilet aldığı quidditch maçını düşünmeye koyuldu.

~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~

Monsieur Lefèvre, kişisel ofisinde sırtını yapay bir manzarası olan pencereye vererek otururdu hep. Bu yüzden onu izlemek için pencerenin üstüne konulmuş küreyi görmeden, son derece olağan bir sabah geçirdi. Beş ayrı kişiyle sohbet etti. Önemli birkaç davada oy kullandı, biraz daha sohbet etti. Öğle vaktine kadar keyfi yerine gelmişti, bacaklarını çalıştırmak, bakanlığın farklı departmanlarını biraz gezmek istedi.

Sahipsiz gölge aklından bütün bütüne çıkmıştı bu arada, 'Sihirli Sporlar Dairesi'nin yakınlarında dolaşırken, bakanlıkta daha önce hiç rastlamadığı iki adamı farketti. Monsieur Lefèvre gözlerinde gizlenmiş merakla baktı onlara. Adamların ikisi de heyecanlı heyecanlı fısıldaşıyorlardı, yanlarından geçerken, konuşmalarından birkaç sözcük çalındı kulağına.

"Tabii Vengeurs takımı kazanacak, aksini düşünmen hata-"

"- söylüyorum sana, Renove kazanacak-"

Retrouvailles Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin