Sert bir üst dudağı olan(?)(Dudağını büzmüş galiba) Y/N kenarda duruyordu. Kolları kavuştu, kalbi parçalandı, Sky'ın bakışları kızıl saçlı çaylak üzerinde dururken onu izledi.
Çok uzun zaman önce aynı bakışların ona aynı şekilde baktığını hatırlıyor. Dudaklarını yalayarak, yanaklarında izler bırakmaya hazır olan iğrenç gözyaşları dökmekten kendini alıkoymak için arkasını dönüyor.
O bir buz perisi ve buz perileri ağlamazlar; en azından halka açık alanda değil. Başını sallayarak, acısını daha dile getirmeden anlayan Stella'ya dönüyor.
"O tuhaf(?) Y/N. Sky meraklı ama bu ona aşık olduğu anlamına gelmiyor." Dudak büzerek Y/N gözlerini deviriyor, "Ne isterse yapmakta özgür. Ben onun kız arkadaşı değilim, hatırladın mı? Hiç olmadım."
"İkiniz çoğu çiftten daha fazla çifttiniz" diye hatırlatıyor Stella, "Hepimizin bu kadar güzel bir şey bulmayı dilemesini sağladınız." Kendi kendine başını sallayan Y/N, baş parmağını kot pantolonunun ön ceplerine sokuyor, "Şu an pek bir şey ifade etmiyor."
Y/N'nin omzuna elini koyan Stella kaşlarını kaldırarak "Bloom harika, harika biri." "Onu övdüğün(?) için teşekkürler", Y/N homurdanıyor.
"Bitirmeme izin ver." Stella azarladı, "O harika, ama o asla bir sen olamaz. Ve bu senin bildiğinden daha çok şey ifade ediyor. Özellikle Sky için."
Büyük(?) bir şekilde yutkunan Y / N, uysal bir gülümsemeye zorlar. "Öyleyse neden bitmiş gibi hissediyor? Kavga ettik ve beni unutmaya karar verdi." Gözyaşlarını uzak tutmak için nefesini tutan Y/N'nin alt dudağı titriyor, "O asla benim değildi ama onu kaybetmek kalbimi kırıyor." Y/N'nin yüzünü kavrayan Stella'nın sempatik gülümsemesi, derin bir nefes almasını sağlar. "Bundan o kadar da emin olmazdım."
"Konuşabilir miyiz?" Sky'ın sesi, gözleri panik içinde kocaman olan Y/N'nin omurgasını aşağı indiriyor. Stella, uzaklaşmadan önce geri adım atarak göz kırpıyor ve Y/N arkasını dönüp en sevdiği uzmanla yüzleşmek zorunda kalıyor.
"Selam." Dudaklarını süsleyen küçük bir gülümseme ile nefes veriyor. "Merhaba", Sky hızlı bir şekilde harekete geçti, sesi son konuştuklarından daha yumuşaktı. Son konuşmalarında yumuşak bir şey yoktu. Birbirlerine bakarken, ikisi de ne söyleyeceğini bilmiyor gibi görünüyor. Sanki ayrı geçirdikleri zaman, onları gelecek hakkında belirsiz bırakmış ve onları her zamankinden daha fazla endişelendirmiş gibi. "Öyleyse", ikisi de birbirlerine garip bir şekilde gülümseyerek başlarlar. Birbirlerinin cümlelerini, tanıştıkları andan itibaren en iyi arkadaşları bitirirlerdi, ama şimdi sahip oldukları tek şey kayalık zeminde.
"Önce sen", Y/N konuşuyor, "Konuşmak istediğini söyledin." "Pislik olduğum için özür dilemek istedim." Sky avuçlarında bir şey saklıyormuş gibi ellerine bakıyor. "Kıskandım, bu kadar güzel görünmen senin hatan değildi ve herkes seninle flört etmek istiyordu." Sky endişeyle ensesini ovuştururken nefessiz bir kıkırdama ondan kaçıyor. "Peki sen ne diyorsun?"
"Başkalarının seninle flört etmesini istemediğimi söylüyorum." Elini kalçasına koyarak eğildi, "Seninle flört edebilecek tek kişi ben olmak istiyorum."
"Oh", Y/N nefes veriyor, eli Sky'ın göğsüne değiyor, Sky'ın tatmak için sızlandığı dudaklarında bir gülümseme oluşuyor. "Bana ne istediğini söyle"diye fısıldadı Sky ve parmakları senin sırtını o kadar yavaş takip ederken titriyordun ki zorlukla nefes alabiliyordun. "Sen", soluk soluğa geçti ve başka bir söz söyleyemeden dudakları onun üzerindeydi. "Sen benim olursan senin olurum" diye fısıldadı dudaklarına. Parmakları boynunun arkasında dans ederek başını döndürüyor.
"Her zaman."
494 kelime
Tʀᴀɴsʟᴀᴛᴇᴅ ʙʏ polarisisthebest14ᵗʰ of May
2021Biraz zorladı, hatalarım olabilir.
CR: https://atlas-of-a-human-soul.tumblr.com/post/642042859733794817/be-yours-be-mine
Baştaki fotoğrafı ben yaptım.