42//"Gözlerine baktığımda sonsuzluğu görüyorum."

1.5K 210 52
                                    

Günaydın👋🏻👋🏻

Medyadaki şarkıya bayılıyorum, hatta öyle böyle değil aşık gibi bir şeyim. Bölümde de geçiyor şarkı o yüzden dinleyerek okuyabilirsiniz belki👉🏻👈🏻

İyi okumalar dilerim~~~

.............

      Üniversiteler de dahil tüm okulların dönemlerini bitirip tatile girdikleri temmuz ayının ortalarında, hava sıcaklıkları artık boğucu bir raddeye ulaşmışken insanlar evlerinde duramaz bir haldeydiler. Kendilerini tatil köylerine ya da varsa evlerinin arka bahçelerine atar olmuşlardı. Jeon ailesi de bu yazı arka bahçelerinde geçirmeye karar veren ailelerden biriydi. Maaile arka bahçede toplanmış, öğleden sonrayı birlikte geçiriyorlardı. 

Bir tarafta, ayaklarının dibindeki topla çitlerin belli bir aralığını kale yapmış Yeonjun ve onunla birlikte futbol oynamaktan keyif alan Sungmin tek kale futbol oynuyor, bu sıcak yaz gününün tadını bu şekilde çıkartıyorlardı. Yeonjun'un üstünde yaza girerken annesinin kendisine aldığı, ilk başta giymemek için diretmiş olsa da en sonunda pes edip giymeye karar verdiği sıfır kollu bir kıyafet vardı. Önünde şu anlık anlamadığı ingilizce bir şeyler yazıyordu.  

Terden ıslanmış saçları gülerek ayağındaki topu Sungmin'den çalmaya çalışırken alnından yükselip yeniden alnına doğru dökülüyor, kıkırtıları arka bahçeyi dolduruyordu. Çok yorulmuştu ama bir o kadar da eğleniyordu. Bu yüzden yorgunluğunu görmezden gelebilmesi onun için hiç de zor olmuyordu. Ya Eun teyzesi evden çıkıp onlara birlikte yaptıkları buz gibi limonataları getirene kadar da oynamaya devam edecekti. Hem belki, limonatalarla birlikte yiyecekleri dondurmalardan sonra biraz daha oynarlardı. Ama ona izin geleceğini sanmıyordu. Abisi soğuk şeyler yedikten sonra üzerine terlenmemesi hakkında epey bir katıydı. 

Abisi demişken, Yeonjun ve Sungmin'in futbol oynadıkları köşenin diğer tarafında, Ya Eun'un özenle yetiştirdiği çiçeklerinin bulunduğu sera benzeri yapının içinde, Taehyung ve Jeongguk vardı. Jeongguk'un ısrarları üzerine, mutfaktan kaptıkları iki sandalyeyi buraya kadar taşımış ve onlara kurulmuşlardı. Yalnızca, Jeongguk'un sandalyesinin önünde üzerinde tuvalini bulundurduğu kasnağı da vardı. Bir de, elinde geniş paleti ve başka bir sehpanın üzerinde de boyaları duruyordu. Taehyung ise ondan biraz uzakta, elindeki büyük bir çiçeği incelerken ona poz veriyordu. Gerçi, buna poz vermek ne kadar doğruydu emin değildi. Daha çok, nasıl isterse öyle duruyor ve utancına engel olmaya çalışırken Jeongguk'un onu çizmesini bekliyordu. 

"Hyung, diyorum ki, seni böyle çizmesem mi? Annemin almamıza izin verdiği çiçeği boşu boşuna harcıyormuşuz gibi hissediyorum." Jeongguk, henüz fırça yüzü görmemiş tuvalinde gözlerini gezdirirken konuşup tuvalin yan tarafından Taehyung'a baktığında, Taehyung başını eğdiği mor renkli güzel çiçekten kaldırdı ve, "Nasıl durmalıyım ki?" dedi biraz merak, biraz da çekingenlikle. Bu çizim işi, kendisini kesinlikle geriyordu. Jeongguk'un onu çizdiğini biliyordu ama hiç bu kadar gerçek hissettirmemişti. Bu iş bittiğinde, onda kendisini resmettiği bir tablo olacaktı. Ve Taehyung emindi ki Jeongguk o tabloya gözü gibi bakacaktı. Bu biraz, utanç vericiydi. Yanaklarının kızarmasına sebep oluyordu. 

Jeongguk, Taehyung'un çekingen sesinden duyduğu soruyla, elindeki henüz birkaç ana renkten başkasını sıkmadığı paletini boyaların yanına, sehpanın üzerine bıraktı ve ayaklandı. Tuval kasnağının yanından geçip birkaç metre ötede, sandalyesinde oturan büyüğüne yaklaştığında, Taehyung oturduğu yerden her geçen gün biraz daha büyüyen ve uzayan Jeongguk'a bakmış, onun geçen yaza oranla ne kadar çok büyüdüğünü tekrardan fark ederken yutkunmuştu. Artık neredeyse boyları eşitti. Jeongguk'un on altı yaşına basmasına şurada birkaç aydan başka bir şey kalmamıştı ve o kadar hızlı büyüyordu ki, Taehyung bazen şaşırmadan edemiyordu. 

little followerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin