Hikayeyi bu şarkıyla okuyabilirsiniz.^^
Titreşen mum ışığının aydınlattığı kasvetli odada oturanlar hiç de savaş kazanmış mutlu ve gururlu insanlara benzemiyorlardı. Daha çok odaya matem havasının hakim olduğu söylenebilirdi. Bir bacağı eğri tahta masanın etrafını çevirmiş birkaç kişi, minderlerinden süngerleri fırlamış kanepeye sıkışmış iki kişi ve pencereye dayanmış, bir kolu askıda bir kişi vardı.
" Nasıl olur da hiçbir iz olmaz? Anlayamıyorum..."
Hermione Granger' ın sinir ve çaresizlikten tizleşmiş sesini birkaç umutsuz iç çekiş izledi. Mantığıyla ün yapmış genç kız sükunetini korumaya çalışırken kaşlarını çatmıştı. İçinde bulunduğu durumu onu yakından tanımayanlar fark edemezdi. Kehribar rengi göz bebekleri irileşmiş, elleri bir kenetlenip bir ayrılıyordu, dudakları ise çiğnenmekten parçalanmıştı. " Baştan ele alalım... " dedi sanki bu kez, daha önce fark edemediği bir şeyleri yakalayabilecekmiş gibi, sanki bu kez anlattığında her şey daha farklı olacakmış gibi...
" Ben, Ronald, Snape ve Harry birlikteydik. Birbirimizden kopmamaya çalışıyorduk. Sonra Harry onu fark etti. Karanlık Lord'u... Bizden koptu..." Titreyen elleriyle sürahiye uzandı ve bir bardak su koydu. Boğazı kurumuştu ve bunu belli ki boğazını ıslatıp konuşmasını kolaylaştırabilmek için yapmıştı. " Ona yardım etmeye gitmek istedik ama önümüze ölüm yiyenlerden bir set geçti. Bela Lenstrange, Lucius ve Draco Malfoy' dan oluşan özel bir grup. Amaçları belliydi. Bu son karşılaşmada Harry' i yalnız yakalamak istiyorlardı. Biz onlarla uğraşırken Harry tek başına Karanlık Lord'la yüzleşecekti. Snape..."
Gözlerini pencerenin gölgesiyle adeta kaynaşmış siyah siluete çevirdi. Odaya girdiklerinden beri ağzından tek kelime çıkmamıştı. Karanlık gözleri gecenin gölgelerine dikili haldeydi.
" Bizi korumak ve destek olmaz zorunda kaldığı için Harry' nin yanına gidemedi. Ve sonra o patlama... "
Birbirine kenetlenmiş parmaklarını o kadar sıkıyordu ki eklem yerleri bembeyaz kesilmişti. Masada hemen karşısında oturan Ronald Weasley ve Remus Lupin başlarını önlerine eğerlerken yanında oturan Neville, Ginny' nin elini sıkı sıkı kavramıştı. Kanepedeki George ve Angelina ise sessiz bir dayanışma içindeydiler.
" İkisinden de hiçbir iz kalmadı. Ne bir cübbe parçası, ne asaları, ne bedenleri, hiç bir şey... Bu nasıl olabilir?" Cevap yoktu. Kimseden, hatta açıkça cevap bekledikleri Severus Snape' ten bile ses çıkmamıştı. " Birbirlerine karşı ne tür bir büyü kullanmış olabilirler? İkisini birden öldürecek kadar güçlü-"
" O yaşıyor. "
Hermione nutku tutularak ağzı açık, Harry ortadan kaybolduğundan beri ilk kez konuşan genç adama baktı. Severus gözlerini dışarıdaki karanlıktan çekip içerideki karanlığa çevirdi. " Ondan sanki ölmüş gibi bahsetmeyin Bayan Granger. O yaşıyor. " Remus hafifçe öksürerek doğruldu. " İnan bana bunun gerçek olmasını ben de çok isterdim Snape ama biliyorsun ki böyle bir büyünün ancak birkaç sınırlı sonucu olabilir ve-"
" Orada neler olduğunu eninde sonunda öğreneceğim. Yaşadığım sürece tek amacım bu olacak ama bana inan, o yaşıyor. Bunu biliyorum. Hissediyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Somewhere - Snarry / Tomarry
FanfictionOrada bir yerdeydi. Düşmanıyla birbirine kenetlenmiş kaderiyle, yeni bir hayatın içinde...