✩。:*•.───── ❁ ❁ ─────.•*:。✩
Güneşin batarken yaydığı gösterişli kızıl ışığın altında salıncağa oturmuş küçük hareketlerle sallanıyordu. Güneş etkisini yavaş yavaş yitirmiş, daha birkaç saat önce ayaklarını yaktığı kızgın kumlar yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Uzun bir süre boş bakışlarla izlediği mavi deniz, güneşin batışıyla kızıllığından nasibini almıştı. Güneş, vakit geçtikçe denize karışıyor ve ruhundan bir parça olan kızıllığı denize karıştırıyordu. Sanki o an güneş deniz için sönüyor deniz ise güneş için yanmaya başlıyordu. Onların aşkları karşısında sessiz kalıp izlemekten başka bir şey yapamıyordu. Usulca gülümsedi. Bakışları yanında bulunan boş salıncağa doğru kaydı. Bir an görüntülerin titrediğini, zihninin bulandığını hissetti. Ve bakışlarını üzerine diktiği boş salıncak birinin varlığıyla doldu. Kalbi usulca tekledi. İnanamaz bir şekilde salıncağa bakmayı sürdürdü ve korkarak ellerini salıncağa doğru uzattı. Ve o anda kalbini tekleten görüntü toz bulutu misali etrafa saçılarak yok oldu. Görüntünün hayal olmasının getirdiği acıyla hareketsizce havada kalan elini usulca indirdi ve dudaklarına buruk bir gülümseme yerleştirdi. Bakışlarını tekrar güneş ve denize doğru çevirdi. Zihninde dolanan ucu yanık kelimeler is olmuş dudaklarından firar etti. "Güneş deniz için sönmeyi, deniz ise güneş için yanmayı göze almış. Ben ise senin hayaline sıkışıp kalmışım."
Yine oradaydı , arkadaşları ile geçirdiği güzel anılar aklında yer edinmişti.
Saatlerce bekledi orada...
Öylece bir mesaj , mektup , arama bekledi.
Sadece küçük bir haber.
Umut.
Bir şarkı çalmaya başladı , aklının en köşelerinde.
ve sustu bu gece , karadı yine ay.
kaldı geriye cevapsız sorular , uyandığında onu ilk kim görecek
"bıraktığım düşü kim büyütecek?"
Roseanne Park'ın bilmediği şey Min Yoongi'yi uyandığında kimsenin görmeyecek oluşuydu.
Min Yoongi , alkollü bir sürücü yüzünden ölmüştü.