Yine güzel ve güneşli bir güne uynamıştım. Annemin hazırladığı kahvalatı kokusu burnuma usul usul doluyordu. ''Lee Jeno hemen kahvaltıya'' diye seslendi annem. '' Tamam anne süslenip geliyorum '' diyerek karşılık verdim. ''Kokoş bir oğlum olucağını hiç düşünmezdim'' diye söylendi annem, kıkırdadım. Banyoda işlerimi hallettim ve kıyafetlerimi seçtim.
Kahvaltıda hızlıca atıştırıp, kraliçemin yanağına bir öpücük konudurup kapıya koşarken annemin arkamdan söylenmelerini duyabiliyordum. Ama geç kalıyordum ve markın söylenmelerini çekemezdim. Sokakta ilerken ufukta sabah sabah çoktan tartışmaya başlamış markhyuck ikilisini gördüm.
- Önce sen bana çarptın mark lee
- Hah kafan öyle havadaki benim gibi parlayan birini bile göremiyorsun hyuck
- Fullsun olan benim lee ego bey dolayısıyla parlayanda benim
- Ne fullsun ama ışığını bugün açmayı unutmuşsunuz sayın güneş bey zira önünüzü bile göremiycek hale gelmişsiniz.
Hararetli didişmelerini ikisinin omuzlarına kollarımı atıp asılarak durdurdum. Tüm şehir ve ben markhyuckun bu klasik didişmelerine alışmıştık.
- Jeno beybiniz geldi yine neden didişiyorsunuz.
- Jeno mark ayısı bana çarptı ve benden özür bekliyor utanmadan
Mark cevap vermeden ağzını kapattım eğer daha uzatırlarsa okula geç kalıcaktık.
- Bunu sonra tartışırız beyler şimdi marş marş okula, diyip onları hızlandırdım. Okul kapısında Renjun öğretmenin arabasıda okula yaklaşıyordu. Önemsemeden ilerliyorduk ancak Renjun öğretmenin arabasına herkes şaşkınca bakıyordu ve mark 'ne oluyor' diyip arkasını döndü. Onunla birlikte bizde dönerken Renjun öğretmenle arabadan inen tanınmadık yüzü gördük. Bu şu Renjun öğretmenin bahsettiği okula yeni transfer olan kuzeni olmalıydı. Sarı saçları ve uzun boyu vardı sallanan küpeleri göz alıcıydı. Ne yapıyordum böyle gördükleri ilk yakışıklı erkeğe çıldıran kızlar gibi çocuğu röntgenliyordum resmen. Yüzünde tek mimik oynamadan ilerlerken birden kafasını çevirip tam gözlerimin içine baktı. Bir kaç saniye sürmüştü ama sanki saatler sürmüş gibi hissettirdi. Hyuck beni dürterken 'salyalarını sil bide istersen Jeno' diyerek beni uyardı. Haklıydı kendime gelip bu yeni çocuğu görmezden gelmeye karar verip okula doğru yürümeye başladık sonuçta bizim sınıfta olma ihtimali neydi ki?