Beraber sınıfa ilerlemiş ve çantalarımızı sıramıza bırakmıştık. Mark ile benim arkamda hyuck ve chenle oturuyordu. Sınıfın diğer tarafında birbirilerinden 1 saniye ayrılmayan yuta ve winwin vardı. Daha doğrusu winwinsiz bir saniye duramayan Yuta demek daha doğru olur. Winwin bazen onun bu yapış yapış hallerinden kaçıp Taeil hyuguna kaçıyordu ama bu sefer Yuta kıskançlık krizlerine giriyordu. Hiç ilişki yaşamamıştım ama yuta gibi yapışkan biri olmayacağımdan emindim.
Çocuklarla muhabbet ederken ilk dersimizin öğretmeni olan Edebiyat öğretmenimiz Renjun gelmişti. Ancak bir sorun vardı. Bay sallanan küpe de arkasından geliyordu?! Ne yani koskoca lisede gerçekten bizim sınıfamı denk gelmişti?
''Evet çocuklar; bu benim kuzenim Na Jaemin, Jaemincim kendini tanıtırmısın''
Diyip gözlüklerini gözlerine ittirip masasına geçti.
'' Ben Jaemin iyi anlaşalım''
Bu kadarmı yani haspam diye düşündüm. Bu arada gözüme başka biri takıldı, Jung Jaehyun. Nedense yeni çocuğa kin dolu gözlerle bakıyordu. Yada bana öyle gelmişti. Üstünde çok durmadım sonuçta bananeydi.
Sallanan küpe yan tarafımda kalan sıraya geçti. Nedense onda tüylerimi diken diken bir şeyler vardı.
Oynadığımız oyunda kaybeden hyuck 'Olamağzzz' diyip kendini sıraların üstüne bırakmıştı, tam bir drama queendi. Onun hallerine gülerken gözüme yeni çocuk takılmıştı. Jaehyun fısıldar şekilde onunla konuşuyordu ve bakışları hayra alamet görünmüyordu. Jaemin gözlerini duvara dikmiş ve boş bakışlarla onu dinliyordu. Daha sonra Jaehyunun dediği bir şey Jaemini kızdırmış olucakki, Jaehyunu itip sınıftan çıkmıştı. Bu olay diğerlerinin dikkatini çekerken Chenle 'noluyor Allah aşkına daha gelir gelmez sorunmu çıkarıyor zaten torpille yaşıyan biri olduğu belli' diye söylendi. 'Öyle deme chenle kimin sorun çıkarttığını bilmiyoruz ön yargılı davranma' diyerek sallanan küpeyi savundum. Neden savumuştum ki şimdi onu bananeydi. Bu düşünceler sinirimi bozarken son ders ziliyle aklımdaki 'donuk bakışları' bir kenara ittim.
Son derste bitmişti ve Yuta omzunda uyuya kalmış Winwini dürterek uyandırıp dudaklarından öpücük çalmıştı. Hallerine alışmıştık bir önümüzde sevişmedikleri kalmıştı. Hyuck kusma işareti yapıp 'ben önden gidiyorum bu arsızlara daha fazla aynı ortamda kalamam' diyip önden resim kursuna ilerlemeye başladı. Yuta arkasından orta parmak çekip yine winwini öperken winwin yutaya kızmakla meşguldü. Biz kafamızı sallayıp mark chenle ve ben olmak üzere donghyuckun arkasından ilerledik. İçeri girdiğimde tamamen resim yapmaya gömülmüş bir melek görmeyi beklemiyordum. Ne saçmalıyordum böyle yeni çocuk devrelerimi bozmuştu. Üstelik benim sıramın yanına oturmuştu. Sinirle soluyup sırama geçtim. Diğerleride sıralarına geçmişti. Resim öğretmenimiz Taeyong hoca sınıfa adımladı kendi tasarımı olan kıyafetleriyle.
'Hoşgeldiniz çocuklar, aramızda yeni yüzler görüyorum bakıyorumda.'
Diyip gözlerini bay donuk surata dikti. Jaemin ayağa kalktı ve 'Ben jaemin memnun oldum' dedi ve yerine oturdu.
Memnun oldum Jaemin'cim bize uyum sağlıyacağını umut ederek dersimize devam ediyorum diyerek bize döndü.
''Bugünkü çizmenizi istediğim şey içinizden her ne geçiyorsa. Bugün böyle ucu açık bir konsept deneyeceğiz altından kalkıcağınızdan eminim'' diyerek gülümsedi. Fırçalarımı hazırlarken yanımdaki resme gözlerim kaydı.
Karanlık ve hüzünlü bir resimdi. O anda gerçekten bu yeni çocuğa yakın olmak istedim. Büyülenmiş ve ağzım açık resme dalan beni fark edip gülümseyerek bana bakan Jaemin'i hemen sonra gözlerim buldu. Hemen ağzımı kapattım ama gülmesi.. Çok güzeldi. Gözlerim gülüşünde takılmışken Hyuckun boğazını temizlemesiyle kendime geldim. Panik olmuştum napıyordum gerçekten. O panikle fırçalarımı dağıtmıştım, almak için eğildiğimde bay sallanan küpede eğildi ve kafalarımız çarptı. Kafamı tuttum ve hemen kalktım. Tanrım tam bir rezillikti. Hemen dönüp resmime odaklandım kendine gel Lee Jeno!
