2 | eziyet çeken kiraz

2.1K 146 153
                                    

formu göndermemden bir gün geçmişti ve bu zamanımı ders çalışarak ve geleceği düşünerek harcamıştım. stresli bir çocuk olmamıştım ancak olduğum durum beni düşünmeye itiyordu.

mark'ın söyledikleri özellikle kafamı karıştırıyordu. pişman olacağım kafamda yankılanıyordu sürekli.

insanların dediklerine takılan biri değildim ancak mark yakın arkadaşımdı. ne yazık ki onu dinlemek yerine merakım ağır bastığı için bu işe karışmıştım.

en fazla ne olabilirdi?

hayatım zaten bok gibiyken daha kötü ne olabilirdi? kıçım mı kırılacaktı? acı mı çekecektim? razıydım. bu iğrenç hayatı değiştirmek için her şeyi yapardım ve yapmıştım.

telefonuma mesaj geldiğinde önümdeki tarih kitabını kapattım ve gözlüklerimi taktım. mesaj formu gönderdiğim siteden gelmişti ve bir lokasyona aitti. üzerine tıkladığımda yürüme mesafesinde olmadığını gördüm. busandaydı ve nerden baksam birkaç saatlik yol vardı. dişlerimi gıcırdattım. bir de yol parası vermek istemiyordum. ancak kazanacağım miktar aklıma geldiğinde kendimi rahatlatabilmiştim.

ne giymem gerektiğini bilmiyordum ki zaten fazla seçeneğim yoktu. yıllardır aynı kombinleri yapmıştım. karşı tarafı etkilemek amaçlı koyu renkleri kullanmak akıllıca bir seçimdi ve buna uyan bir üstüm vardı. kırmızı sade bir bluz ve altıma ise yırtık bir şort. şort giymeyi sevmezdim ama bugün partnerimin göz zevki için giymek zorundaydım.

karşıma nasıl bir adam çıkacağını bilmiyordum ve haliyle korkuyordum. ancak korkum beni durduracak kıvamda değildi. yeni şeylere olan merakım ağır bastığı için heyecanlı sayılırdım. aslında bunca şey biteceği için mutluydum.

makyaj olarak hiçbir malzemem yoktu. böyle şeylere ilgi duymazdım ancak yüzüm ve tenim gayet sağlıklıklıydı. yapmış olduğum şey yüzümü zeytinyağlı sabunla yıkamak ve soğuk suyla durulamaktı sadece. dudağım için ise bilmediğim bir markadan nemlendirici almıştım. ancak dibini gördüğüm için zorla sürebilmiştim.

saçlarım açık kumrala yakındı, en önemlisi yumuşaklardı. düz ve bakımlı durdukları için onları ellememeye karar verdim. aksesuara gelince bu konuda ten'e danışmam iyi olurdu ancak vaktim yoktu. buluşmanın saatini geciktirmemeliydim. saatimi taktığımda artık gitmeye hazırdım.

yola çıkıp taksi çevirdiğimde son paramı verdim ve lokasyonu tarif ettim.

şoförün bile gözleri açılmıştı. "bu villa özel rezidans. oraya değil ancak sizi yakın bir yerine bırakabilirim."

gerçekten çok zengin olmalıydı. bu da işime gelirdi. beni beğenirse beni hep kiralar dururdu. ben de istediğim hayata kavuşurdum.

yol boyunca sınavları veya çözemediğim matematik problemlerini değil de ilk kez başka bir şey düşünüp durdum.

acaba partnerim nasıl biriydi?

taksi durduğunda geldiğimiz yere bakmış ve şimdi nerede bekleyeceğimi bilmediğim için sadece dışarı çıkmakla yetinmiştim.

taksi uzaklaştığında hava yarı bulutluydu, yağmur her an yağacak gibiydi ve saklanabileceğim üstü kapalı bir yer yoktu. ayakkabılarım yağmurda eriyebilecek kadar kaliteli(!) olduğu için hiç endişe duymuyordum.

kumral saçlarım hafif ıslanmaya başladığına insanların önünden simsiyah heybetli bir cip geçti. 4x4 araba insanların önünden geçerken bende istemeden gerilemiştim.

cip tam önümde durdu.

simsiyah filtreli cam yavaşça açılmış ve gözlüklü, platin saçlara sahip bir adamın yan profili görüş açıma girmişti.

such a whore // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin