Hyunjin, Felix'in teklifini kabul ederken böyle olacağını bilmiyordu. Elbette, bu seneki çömezlerin arasında parlayan ufaklığı fark etmişti, etmese de sınıf arkadaşları ettirirdi zaten çünkü bilirsiniz, Hyunjin ilk günden beri onlardan aynı şeyleri duyuyordu; 'muhteşem, aşırı çekici, oh tanrım bu çocuk için her şeyimi verirdim, keşke bir geceliğine altıma alabilsem onu...'
Hyunjin genelde onlara sadece göz devirirdi. Çünkü bilmiyordu.
Felix'in yakından ne kadar güzel göründüğünü, yüzündeki çilleri, arada kayan aksanını ve mesajlaşırken kendini kaptırdığı 'yaramaz' rolünden aslında ne kadar uzak olduğunu bilmiyordu. Hyunjin, onun Chris'le bu kadar yakın olduğunu da bilmiyordu.
Avusturalyalı çocuk, Chris'in yanından neredeyse ayrılmıyordu. Hyunjin bazı işleri yüzünden diğerlerinden biraz daha geç gelmişti ama geldiğinden beri Felix sürekli Chris'in elini tutuyor, o mutfakta bir şeylerle ilgilenirken arkasından sarılıyor, her fırsatta saçlarına dokunuyor, hatta öpüyordu.
Hyunjin'in siniri bozulmaya başlamıştı.
Felix yanına gelip utançtan yüzüne bile bakamazken saçlarını örüp öremeyeceğini sorana dek.
Hyunjin saçlarına dokunulmasını pek sevmezdi. Küçükken yan komşusu olan yaşlı kadın ona bir insanın saçlarını sadece ruh eşinin sevmesi gerektiğini söylediğinden beri annesine bile müsaade etmezdi ve-Hâlâ o deli kadına inandığından değildi tabii ama bir çeşit tik olmuştu işte. Yine de Felix'e izin verdi çünkü onun tekrar Chris'in yanına dönme ihtimalini düşünmek bile sinirini bozmuş, kanını kaynatmıştı.
Şimdi de Felix neredeyse kucağında oturuyordu işte. Her şey normaldi. Zaten kim, neden Felix'in bacaklarını Hyunjin'in iki yanına koyup dizleri üstünde durarak yüzüne eğilmiş olmasını umursayacaktı ki?
Siktir, Hyunjin Felix'in dudaklarının bu kadar şekilli olduğunu da bilmiyordu.
Aniden hücum eden birçok farklı duyguyla bunalmış hissetmeye başladığında biraz daha rahat nefes alabilmek için dudaklarını araladı. Felix'in gözlerinin anında saçlarından dudaklarına kaydığı gözünden kaçmamıştı ama şimdi çocukla dalga geçecek hâli bile bulamıyordu kendinde.
"Terasa çıkalım mı?" dedi durup, o yüzden. Başka bahane bulamamıştı ve acilen buradan uzaklaşması gerekiyordu. "Sigara içmem lazım."
Felix gülümseyerek kafa sallayıp kucağından kalktığında Hyunjin onun sıcaklığını neredeyse özlediğini itiraf etmek, çocuğu yakalayıp eski yerine geri çekmek üzereydi. Neyse ki Felix ayaklanır ayaklanmaz Hyunjin'in elini tutup onu çekiştirerek terasa çıkarmıştı.
Hyunjin, manzarayı fark bile etmeden kısaca etrafta göz gezdirip içeridekilerin onları göremeyeceği ufak bir alan buldu, bulduğu anda da hâlâ birbirine kenetli duran ellerinin de yardımıyla Felix'i oraya çekiştirmişti.
Felix heyecandan ağzındaki naneli şekeri yutarken dudaklarını dişledi. "Hyung-"
"Evet, öpüşebiliriz."
Felix onun konuşmaya başladıkları güne gönderme yaptığını fark ettiğinde gülümseyip Hyunjin'in dudaklarının kendi dudaklarını esir almasına izin verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can i get a kiss from your lips? •hyunlix
Fanfictionleelix: merhaba leelix: öpüşebilir miyiz lütfen •texting •minific