Bölüm 8

229 26 24
                                    

Güneş yeniden doğarken ve yeni günlere gebeyken Ayana'nın ve İskender'in Tozkoparan unvanlarını almalarından bir hafta geçmişti.

İki çocuk da hallerinden memunlardı fakat Cihangir denen adam ile olan kavgaları bitmek bilmiyordu. Nedeni bilinmez Cihangir onları gördüğü yerde iğneli laflar ediyordu ve onlar da cevap veriyorlardı.

Hatta bir keresinde Ayana o kadar sinirlenmişti ki nereden geldiği bilinmez olan bir güç ile Cihangir ile boğuşup onu ayakları altına almıştı. O anda herkes ona öcü görmüş gibi bakmışlardı ama Ayana üzerindeki bakışları umursamadan arkasını dönüp uzun sarı saçlarını savurmuş, sonra da Asena ile kendisine verilen odaya geçmişti.

Ve şu an bulundukları perşembe gününden bir önceki gün yaşanmıştı bu olay ve şu an saat altıda Asena Ayana'dan önce uyanmış ve onu uyandırmaya çalışıyordu ama Ayana uyanmamakta ısrarcıydı.

"Bak Ayana uyan artık eğer uyanmazsan seni su ile uyanırım ve bence ikimiz de bunu istemeyiz." diyordu Asena ama Ayana mırıldanma dışında başka bir ses çıkarmayınca Asena kenardaki testiyi aldı ve dışarı çıktı ve üç dakika sonra elindekj su dolu testi ile odaya giriş yapıp hiç durmadan Ayana'nın başından aşağı suyu boşalttı

Ayana sinirle yataktan fırladı ve Asena'yı odanın içinde kovalamaya başladı. Bir kaç dakika sonra ikisi de yorulup kendilerini yerdeki döşeklere attılar.

"Sen ne edersin be Asena bak her tarafım sırılsıklam oldu senden dolayı. Dua et bu gecelik akşam vaktine kadar kurusun yoksa ben senin kıyafetlerine edeceğimi bilirim." dedi Ayana ama Asena onu hiç umursamadı bile. kaç kere Ayana'nın ağzından çıkmıştı bu kelimeler ama hiç birini yapmamıştı.

"Haydi kalkmamız lazım gelir daha yemek çadırına gidip karnımızı doyurmamız sonra ok atmamız gerek." dedi Asena ve ayağa kalkıp elini Ayana'ya uzattı Ayana da gözünün önüne düşen sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı ve Asena'nın elini tutup ayağa kalktılar.

İkisi de dolaplarından elbiselerini çıkartıp giydiler ve Ayana saçlarını açıp her zaman yaptığı gibi tarağını alıp Asena'nın önüne geçti Asena bu sefer Ayana'nın saçlarını örgülü topuz yaptı ve "çok güzel oldun maşallah" diyerek övmesini de eksik etmedi.

Ve hemen odalarından çıkıp yemek çadırına gittiler Ayana kahvaltı yemeklerini alırken peynire yüzünü buruşturarak baktı.

"Bu şeyi vermeyi ne vakit bırakacaklar bilmem tadı, kokusu, her şeyi ha şurada kusmama yeter yani" diye söylenmeye başladı Asena ise onun bu haline gülüp geçti ve ikisi de bir masaya oturup gülüşüp konuşarak, kahvaltılarını yaptılar. En sonunda yemeklerini bitirip kalkıyorlardı ki İskender birden karşılarına çıktı.

"Salih ve Fikri ağam yay çekme merasiminden sonra bizi ormanda bekler Ayana ve eğer istersen sen de gelebilirsin Asena." dedi ve onlar tek kelime edemeden gitti.

"Bu neydi şimdi?" dedi Asena yüzünü buruşturarak. "Ne kadar da kaba"

"Hayır sadece ona söyleneni yapıyor o kadar. Hadi söylenme de gidelim, yay çekmeyi kaçırmak istemem." dedi Ayana ve ikisi birlikte yürümeye başladılar. Yürürken Salih ve Fikri ağa ile karşılaştılar Ayana Fikri ağanın yanından geçerken, bir an başı döndü ve bayılacakmış gibi olup tökezlediğinde, Asena onu kolundan tutup Ayana'nın sırtını yanlarındaki ağaca yasladı ve oturttu.

"Sen iyimisin gülüm? Rengin soldu." diye sordu Asena endişeyle.

Kendini toparlayan Ayana cevap verdi. "İyiyim Asena bir an başım döndü sadece." dedi ve ayağa kalktı tam yürüyecekken Asena onu tuttu.

"Bak bu gün yay çekmeye gitmesen de olur iyi değilsin sen gülüm" diye geri dönmeye ikna etmeye çalıştı Asena onu.

"Hayır Asena, sadece bir an başım döndü o kadar hem sen de bilirsin, bana yay çekmeden rakat yok." dedi ve yürümeye başladı. Asena onu durduramayacağını bildiğinden peşinden gitti.

Yay çekme alanına vardıklarında herkes çoktan oraya toplanmıştı Ayana Asena'ya dönüp "Bak geç kaldık gördün mü" deyip hemen okunu ve yayını aldıve yay çekme yerine geldi. İskender sağında, Cihangir ise solunda duruyordu. Cihangir'in yanında ise Asena vardı Ayana'nın arkasında yay çekip bırakmaları için komut verecek olan elindeki koca çbaşladılar.Fikri ağa duruyordu ve komut geldi;

"Hazır- Yay Çek- Bırak!"

Ayana bir an odağını kaybetti ve ok altı puan'ın üzerinde durdu. Herkes ona çok şaşkın bir şekilde bakıyordu o, Tozkoparan Ayana, her zaman tam isabet ettirirken, şimdi altıya vurmuştu.

Ayana omuzunda bir el hissetmesi ile irkildi ve arkasına döndü, bu Salih ağaydı.

"Bizimle biraz ormana gelesin hele kızım Asena, İskender siz de gelin." dedi ve beş kişi ormanın içine doğruyürümeye başladılar.

Yirmi dakika kadar yürüdükten sonra, bir yer bulup oraya oturmuşlardı ve Fikri ağa söze başladı.

"Çocuklar biz, yani Salih ağanız ile ben gelecekten geliyoruz." deyiverdi tek nefeste. Ve üç çocuk bir an onlara baktılar ve sonunda kahkahalar ile gülmeye başladılar.

"Gelecekten gelirsiniz emi, Fikri ağa güldürme bizi, olur mu öyle şey?" dedi Asena solukların arasından. Ama ağalar gülmüyorlardı çocuklar da bunu fark edince gülmeyi bıraktar ve yüzleri ciddi bir hal aldı.

"Siz... Siz ciddisiniz" dedi Ayana "a-ama nasıl!?"

Fikri ağa elindeki hiç bir zaman yanından ayırmadığı koca çantayı hepsinin ortasına koydu ve açtı.

"İşte bu Zaman Makinesi ile." dedi Salih ağa. Ayana her ne kadar belli etmek istemese de sonunda ortaya sesli bir inleme koyverdi ve başını tuttu "sen iyi misin Ayana?" dihe sordu Salih

"Demek doğruymuş gerçekten de doğruymuş Salih, Ayana ile taş arasındaki bağ-" diyordu Fikri ağa ki onun sözünü bölen şey herkesin ortasındaki makinaya saplanan ok oldu ve sonrası ise hepsi için karanlık...

Evet yeni bölüm sizlere kıyamayıp da attığım bir bölümdü ama gerçekten beni çok üzüyorsunuz

Neyse gelecek bölüm ile ilgili size tek sorum: Asena da geleceğe gitsin mi?

15 oy

10 yorum

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TozkoparanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin