10

3.4K 473 525
                                    

"nedir benim çektiğim çile hyunjin"

felix ağlaya ağlaya arkadaşının başını şişiriyordu. ortada sadece küçük bir aşk itirafı vardı ama felix bunu gözünde oldukça fazla büyütmüştü. günlerdir ne jisung onun yüzüne bakıyor, ne de mesaj atıyordu. çocuğun varlığı ile yokluğu bir gibiydi binevi.

"olm salak mısın ya niye söyledin ki"

"ne bileyim sarhoş diye elimden kaçıverdi işte!"

"elimden kaçıverdi ne gerizekalı"

"of hyunjin süper moral veriyorsun cidden"

"teşekkür ederim"

"kinaye yaptım hyunjin"

"o ne ya"

"off sus!"

hyunjin eliyle ağzına fermuar çekiyormuş gibi yapıp şirince gülümsemişti. felix ise göz devirerek ıslak yanaklarını sildi ve oturduğu banktan zıplayarak ayağa kalktı.

"yeter ya nedir benim bu çektiğim! gidip dudaklarına yapışacağım ve ya benimsin ya kara toprağın diyeceğim!"

"lan dur nereye-"

hyunjin ağzını açana kadar felix çoktan yola koyulmuştu. arkasından gitmek ve gitmemek arasında kendisiyle tartışırken, felix çoktan gözden kaybolmuştu bile.

"ben de minhoya mı öyle yapsam? işe yarar mı ki? çok etkili bence"

hyunjin de kendi kendine düşünmüş ve karar vermişti. kesinlikle kararlıydı,yapacaktı. minho ve jisung'un yüzlerini merak etmemek ikisinin de elinde değildi.

felix bir süre sonra istediği yere varmış ve karşısında ki 2 katlı ev ile bakışmaya başlamıştı. kenarda duran küçük bir taşı almış ve evin yan tarafına geçip jisung'un odasının penceresini hedef almıştı.

ancak hızını alamayıp taşı hızlı attığı için cam tuzla buz olmuştu. tek sorun cam değildi, camını kırdığı odanın jisung'un anne ve babasının odası olmasıydı.

felix camı kırdığı gibi irkilmiş ve cama bakmıştı. içeriden sadece jisungun küfürleri ve çığlık sesleri geliyordu.

"SEVMEK GÜNAHSA TANRININ YARAMAZLAR LİSTESİNE GİRMEYE RAZIYIM SENİN İÇİN GÜLÜM"

jisung duyduğu ses ile dona kalmış, ardından ebeveyinlerinin odasına giderek kırılan camdan aşağı bakmıştı. felix gülümseyerek ona bakıyor ve öpücük atıyordu.

"felix?!"

"jisung aşağı gel"

"amına koyayım camı niye kırdın bunu söylemek için"

"heyecan yaptım elimden kaydı"

"açıklamaya bak ya"

"in aşağı yoksa düz duvara tırmanırım"

"kodumun maymunu bekle amk"

felix gülümseyerek ön tarafa adımlarken, jisungta içinde ki diğer jisungları susturmak için çabalıyordu. üstünde ki şortu ve sıfır kollu tshirt'ü umursamadan hızlıca merdivenlerden aşağı inmiş ve kapıyı açmadan önce sakin olması gerektiğini kendine bilmem kaç kere hatırlatmıştı.

kapıyı açtığında karşısında duran felix'in yanına adımlamıştı. felix sevdiği çocuğu resmen kıyafetlerden kısılmış bir şekilde gördüğünde kalbine bir kez daha hakim olamamıştı.

"jisung memen görünüyor"

"ya nereye bakıyorsun sen!"

"güzelmiş"

"gidiyorum bak"

jisung ellerini çaprazlayıp göğüslerine götürmüş ve utanmamaya çalışmıştı.

"tamam dur gitme"

"sen ne için gelmiştin?"

"şey ya, bi yaklaşsana"

"sikicen mi?"

"ayak üstü sikişe karşıyım"

"bu ne biçim bir konuşma, söyle artık"

"yaklaş"

jisung göz devirerek küçük adımlarla sarışın çocuğun yakınına adımlamıştı. kesinlikle romantik bir şey bekliyordu.

"ya benimsin ya kara toprağın"

felix cümlesini bitirdiği anda sincaba benzeyen çocuğun dudaklarına dudaklarını bastırmıştı. kısa bir süre o şekilde durduktan sonra geri çekilmiş ve jisung'un şaşıran yüzüne karşı ufak bir kıkırtı bırakmıştı.

cebinden çıkardığı hello kitty'li kalemi uzatıp jisung'a gülümsedi.

"benimle çıkar mısınız acaba bey efendi?"

"hello kittyler aşkına evet!"

•••

bu ne amk

pen, jilixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin