"chuuya-san, bana neler olup bittiğini anlatabilir misiniz?"
chuuya, bacak bacak üstüne atmış karşısında oturan adamın varlığından pek bir rahatsızlık duymuştu. "mori-san neden seni tuttu hiç anlamış değilim. hayır ben kendi kendime yetebilirim bir kere, yaralanmışsam n'olmuş? gücüm hâlâ mevcut..."
tam da beklediğim gibi, oldukça huysuz. dazai bunu düşünürken sırıtışını hiç bozmadan hayıflanmanın bitmesini bekledi.
"haklısınız chuuya-san, o zaman bir anlaşma yapalım?"
"neymiş?"
"herhangi bir tehlike durumunda, savaşmanıza izin vereceğim ve siz gerçekten güçsüz düşesiye kadar arka safhada kalacağım. fakat ben bir dedektifim. zaten korumalığınızı yapmaktan daha öte bu olayı çözmek, tehlikeli durumunuza son vermek için buradayım. ikimizin de alanları belli, ikimiz de birbirimize engel olmayacağız. anlaştık mı? aksi takdirde üzülerek gönülsüz yaklaşımınızı mori-san'a bildireceğim."
chuuya karşılaştığı soğukkanlı tutum karşısında şaşırsa da bunu saklayıp ofladı. "pekâlâ anlaştık. ne öğrenmek istiyorsun?"
"yalnızca neler olup bittiğini anlatın."
"siz hitabı takınma." homurdandı. "gezintiye çıktığım sıradan bir sabahtı. şapkalara bakınıyordum, falan. sonra telefonum çaldı, karargah saldırıya uğramış. arayanın kim olduğunu bilmiyorum... astlarımdan birisi işte. o da kimi aradığının farkında değildi büyük ihtimalle çünkü saldırıyı düzenleyenlerinin benim peşimde olduğunu bildirmedi. toplu bildiri yapıyordu sanırsam. her neyse, kasadaydım tam o sıra, -güzelim şapkayı dahi alamadan- hemen geri döndüm. hızlı olmak benim için kolaydır, anlarsın ya... merkeze vardığımda ryunosuke, gin, higuchi, hirotsu, tachihara, kaiji -şu limoncu manyak- ve birkaç astım daha savaş içerisindeydi. hiç düşünmeden havaya zıpladım, zaten bir düşmanla mücadele veren akutagawa'ya arkadan yaklaşan bir tanesinin tepesine çöktüm. ani saldırıyla yere çöktü fakat direncini kaybetmemişti, boynunu 360° çevirip bana baktı." chuuya yutkundu. "o an arkadan birisinin 'patron, aradığımız adam bu!' dediğini işittim. altımdakine verdiğim ağırlığı azaltmadan arkama baktım, konuşan kişi doğrudan bana bakıyordu. hemen geri döndüm, patron dedikleri de bu olmalıydı. ama onun... onun yüzü yoktu, yemin ederim o an neye uğradığımı şaşırdım. karanlık bir boşlukla bakışıyordum."
"sakin olun, şu an güvendesiniz." dazai, gözünü yummuş nefes almaya çalışan chuuya'yı gerçekliğe döndürmek için sadece bu cümleyi sarf etti.
"ah, üzgünüm. nerede kalmıştım? evet... ne yaptığıma anlam veremeyip kendime geldim, onu bayıltmak için yumruğumu kaldırmıştım."
"yumruklarınızı kullanmadığınızı duymuştum."
"o an tekme savuramazdım. ellerimde eldiven vardı."
"anladım."
"sonra birden... o karadelikte iki ışıltı belirdi. direkt gözümün içine bakıyordu. başım dönmeye başladı, yumruğum yana düştü, bedenimin arkaya doğru salındığını anımsıyorum. sonrası yok. o karadeliğe düştüm." derin bir nefes aldı.
"sonra akutagawa rashomon'uyla baygın bedeninizi tutup çekti fakat çoktan derin bir bıçak darbesi almıştınız. sizi akutagawa'nın elinden alamayacağını anlayan düşman taraf geri çekildi. ve şimdi bu haldesiniz, sol kolunuz neredeyse kullanılamaz halde ve beyninizdeki hasar gücünüzü yalnızca 1 dakika aktifleştirebilmenize sebep oluyor. tabii düşmanın geri dönmesi an meselesi..."
kapı tıklatıldı. "chuuya-san, rahatsız ettiğim için üzgünüm biliyorum dinlenmelisiniz fakat bildirmek için mori-san veya ozaki-san'ı bulamadık."
chuuya yattığı yerden doğruldu. "ne oldu?"
"ana binanın etrafında şüpheli bir şekilde gezinip duran birisi bulduk. kaçmaya çalışınca gin tarafından etkisiz hale getirildi, revirde baygın yatıyor şu an. sizi kaçırmaya çalışan gruptan olduğunu varsayıyoruz."
chuuya duyduğu cümlelerle ayağa kalkmaya çalıştı. fakat ayağa dikildiği gibi yatağına geri yıkılması bir olmuştu. dazai bu hamleyle ayağa kalkıp chuuya'nın belinden tutarak tekrar uzanmasına yardımcı oldu. "dinlenmelisin."
"akutagawa ilgilensin. sakın öldürmeyin, piyon olarak kullanabiliriz."
"emredersiniz efendim." kapı kapatıldığında içeriye bir sessizlik hakim olmuştu.
dazai sessizliği bozan kişi oldu. "chuuya-san, müsaadenizle revirdeki adamı bir sorgulamak isterim. bahsedildiği gibi düşmandan olabilir."
"n'apıyorsan yap." chuuya gözlerini açmadan vermişti bu emri.
"teşekkürler, siz biraz uyuyun." bu cümlenin üzerine dazai de odayı terk etti.
gizem gerilim yazarken betimleme yapamamak beni cok geriyor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
human lost | soukoku
Fanfiction"haklısınız chuuya-san, o zaman bir anlaşma yapalım?" "neymiş?" "herhangi bir tehlike durumunda, savaşmanıza izin vereceğim ve siz gerçekten güçsüz düşesiye kadar arka safhada kalacağım. fakat ben bir dedektifim. zaten korumalığınızı yapmaktan daha...