Beliz küçük bir duşun ardından banyoda iç çamaşırlarıyla aynanın önünde dişlerini fırçalıyordu. Dişlerini fırçaladıktan sonra diş fırçasını yerine bıraktı. Saçlarına sardığı havluyu açtı ve azıcık nem olan saçlarını havlunun arasına alıp kurutmaya başladı. Saçını kuruturken gözü aynadaki yansımasına çarptı. Daha doğrusu boyununda olan morluğa. Tekrar yanakları kızardı. Aynı sabah hastanede Kıvılcımın soruşturmasına yakalandığında kızardığı gibi.
Kıvılcım Belizin boynundaki morluğu görünce eliyle Belizin önüne düşen saçlarını arkaya attı. Beliz önce umursamadı ama Kıvılcım konuşmaya başlayınca kızarmaya başladı.
Kıvılcım: Aaa Beliz. Siz. Fermanla dün. Aaa.
Kıvılcım küçük bir kahkaha attı.
Kıvılcım: Ay siz birlikte mi oldunuz? Ben de dün gece neden aramalarıma cevap vermiyorsun diye düşünüyordum. Demek-
Beliz: Aaa! Ne diyorsun sen Kıvılcım? Yok öyle bir şey. Yok! Nereden çıkarıyorsun?
Kıvılcım: Fermanın boynunda bırkatığı eserlerden haberin yok galiba.
Beliz: B-boynum mu?
Beliz aynanın önüne geçti. Gerçekten de boynunda morluk vardı. Ferman dün gece ileri gitmek isterken yapmış olmalıydı. Ama Beliz istemediğinden ileri gitmemişlerdi.
Beliz: Yok öyle bir şey Kıvılcım. B-bu öperken olmuş. Düşündüğün gibi değil.
Kıvılcım: Tabi tabi.
Kıvılcım alayla kafasını salladı.
Beliz: Kıvılcım! Sana yok öyle bir şey dedim. Ayrıca olsa bile sana ne? Biz ne zaman böyle konuları uluorta konuşmaya başladık?! Hem de seninle!
Hızlıca odadan çıktı.
Bugün yaşananları hatırlayınca yüzü kıpkırmızı olmuştu yine. "Acaba gerçekten zamanı geldi mi? Bu korkuyu bir kenara atıp kendini Fermana teslim etmeli miydi?" diye düşünmeye başladı. Aynada tekrar morluğun olduğu yere baktı. Elini üstüne götürmüştü ki, aşağıdan bir tıkırtı duyuldu. Ardından evde birisinin olduğu basbaya belli olacak bir şekilde adım sesleri duyulmaya başladı. Çalışanların hepsi çıkmıştı, Ferman da bu akşam nöbetteydi. O yüzden Beliz iyice endişelenmeye başladı. Nefes alış verişleri hızlanırken adım sesleri iyice yaklaşmaya başladı. Ardından duyulan sesle bu kısa korku filmi gibi geçen bir kaç dakika sona erdi.
Ferman: Hayatım neredesiiin?
Beliz elini kalbine koydu ve derin bir nefes aldı. Nefesini dizginlemeye çalışırken önüne döndü ve tekrar saçlarını havlunun arasına alıp kurutmaya başladı.
Beliz: Banyodayım.
Ferman yüzündeki gülümsemeyle banyoya doğru yürümeye başladı.
Ferman: Nasılsın güze-
Kapıyı açtığında karşılaştığı bir adet yarıçıplak Belizle büyülenmiş olacaktı ki, sözü yarıda kaldı. İlk defa onu böyle yakından görüyordu. Beliz Fermanın sözünün neden yarıda kaldığını merak etti ve arkasını döndü. Fermanın kusursuz beden hatlarını incelemekle meşgul olduğunu gördüğünde aniden üstünde sadece iç çamaşırlarının olduğu aklına geldi. Fermanın ne tepki vereceğini beklemeden arkasını döndü ve saçlarını kurutuyormuş gibi yapmaya başladı. Ama alttan alttan Fermanın ne yapacağını gözetliyordu.
Beliz: Hoşgeldin canım.
Ferman: H-hoşbuldum bebeğim. Çok hoşbuldum. Baya bi hoşbuldum yani. Beni evde böyle bir manzaranın beklediğini bilseydim daha erken gelirdim.
Ferman üstündeki beyaz gömleği çıkarıp bir kenara atarken Belizin yüzüne bakmaya başladı. Beliz sevgilisinin kaslarına baktıkça etkilenmeye başlamıştı.
Beliz: Hı hı. Sahi bugün nöbette değil miydin sen?
Ferman: Hayır bebeğim. Son anda nöbet değiştirdik Tanju hocayla. Onun başka bir gün işi varmışta o gün de ben nöbette kalacağım onun yerine.
Arkadan yaklaştı ve Belizin elindeki havluyu yavaşça elinden aldı ve banyodaki taşın üstüne bıraktı. Saçlarına bir kaç öpücük kondurduktan sonra ellerini beline sardı. Beliz Fermanın sıcak ellerini teninde hissedince kalp atışları bir az daha hızlandı. Ferman Belizin belindeki elleriyle onu kendine çekti. Beliz arkasında sertliği hissedince irkilmişti ve aynı zamanda da kendisinin de Fermanı ne kadar arzuladığını anlamıştı. Artık karşı koyamıyordu. İpleri çoktan koparmıştı.
