1

33 1 2
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda yüzüme vuran hafif ama göz kamaştırıcı bir güneş ışığı vardı doğruldum yavaşça yatakta hafifçe bir yudum suyumdan içtim. Ayağa kalktım yeni cilalı ve limon kokusunu andıran  tahta zemine çıplak ayaklarımla basarak odamdaki küçük banyoma ilerledim. Aynaya bakınca bir an düşüp bayılıcam sandım üç haftadır yataktan çıkmamak günde bir öğün olan yemeğini tepsiyle yatakta yemenin sonucu buymuş demek ki. Normalde belimin az altında biten düz kumral saçlarım karışmış ve omuzlarıma kadar çıkmıştı resmen. Gözlerim desen ağlamaktan ve uykusuzluktan morarmış, yüzümde kullandığım o rengarenk makyaj bulaşmış gözeltlarım rimel sayesinde simsiyah. Dudaklarımı ısırmışım farkında olmadan kurumuş çatlamış. İnanmıyorum ya bir erkek yüzünden bu hale gelmem hemde bir öküz yüzünden acınası bişey bu inanamıyorum. Farkında olmadan yine hıçkırıklar içinde kalmıştım. Tamam Sedef tamam yeter artık üç hafta ağladın Doruk yüzünden tamam bitti artık diyordum kendi kendime ama yine de onun her sabah gelip o sarılışlarını özledim kahvaltı hazırlayışlarını çorbanın kepçesinden aynı anda yudum almamızı kısacası onu özledim. Ama hayır beni üzmemeliydi kırmamalıydı. Ya hani siz yakınıyosunuz ya en yakın arkadaşımla sevgilim bana ihanet etti filan keşke bana da öyle olsaydı annenin telefonunda annenle sevgilinin öpüştüğü, yarı çıplak resimlerini görmek nedir? Annemin babamı aldatmasına mı üzülsem benim sevgilimle birlikte olmasına mı bilemedim. Bilmese tamam diyeceğim ama ona deli gibi aşık olduğumu da biliyodu. Her neyse artık ağlamamalıyım. Tam telefonumdan tam ses müzik açıp duşa giricektim ki lanet olsun telefonum o annem demeye utandığım kadının evinde kaldı. Zaten hiçbir şeyim yok ki yanımda olayı anladığım gibi Deniz'in  evine geldim. Deniz de 5 aylık bir eğitim seyehatine gittiği için evi çok rahat kullanıyorum. Neyse müziksiz yapıcaz artık. Duşa girdim tamamen arındığıma emin olduktan sonra yavaşça duş kabininin camını açtım ve ıslak ayaklarımla fayansa bastım daha fazla oyalanmadan göğüslerimi tamamen kapatamayan dizimin iki karış yukarısında biten havluyu üzerime sardım. Odama geçerken yolda gördüğüm beyaz terlikleri giydim ve gardrop kapağını açmıştım ki zil sesi evde yankılandı. Deniz'in geldiğini düşünüyorum ama her ne kadar kardeş gibi olsak da o da erkek sonuçta havlumu biraz düzelttim ve kapıyı açtım. Lanet olsun Deniz değildi ve tanımadığım bir erkeğin karşısında üç karışlık havluyla duruyorum. Kapıyı hafif önüme çektim ve çıkarmaya çalıştığım pürüzsüz bir sesle 'İyi günler' dedim. Dusakları büzüştü ve hafif yukarı kıvrıldı böyle yapınca yakışıklı olduğunu filan mı sanıyo acaba bu? Şu hareketi görünce ilkokul 6. sınıfta, sınıf arkadaşım olan Kerem geliyor aklıma arkama geçip 'Allah Kahretsin Çok Yakışıklıyım' filan derdi öğretmenler ona kızınca 'Çok Yakışıklıyım Ama Dimi' diyip yumuşatırdı onları. Ben bunları düşünürken çocuk yavaş yavaş aşağı doğru kayan havlumu süzüyormuş haberim yok. Hızlıca havlumu düzelttim ve 'Evet ne oldu' dercesine bir bakış attım.

-Deniz beni yolladı o buralarda yokken sana arkadaş olucakmışım.

-Sen kimsin be?

-Deniz'in yakın arkadaşıyım terk edilmiş bir kıza bakmak için de ideal bir çocuğum benden söylemesi.

-Sanırım ailen sana bir isim vermeyi unutmuş(!)

-İsmimi neden tanımadığım bir kıza söyliyim ki?

-Gel madem eve tanışalım ozaman. Yada dur telefonunu ver bana.

-Numaranı filan yazıcaksan çok klişe.

-Göz devirmekten gözlerim ağrıdı ama sen hiç de acımı azaltmıyosun maalesef. Ver şu telefonu hadi.

-Neden dedim.

-Deniz'i arayacağım. Bir sorayım bakalım o mu yollamış gerçekten seni yoksa bonzai çeken bi sokak çocuğu musun.

-Şu an bi bonzai çeken sokak çocuğuna kapını açmış olman karşısında havluyla durman ve telefonunu istemen sence de biraz saçma değil mi?

-Ay ne çene varmış sende de zaten yastayım bir kapa çeneni de ver şu telefonu.

-Tamam al uzatmayalım da numara kayıtlı değil istersen söyliyim ezberde var.

-Yok saol benim de ezberimde var.

Numarayı çevirdim ve telefon dıııt dıııt diye çalmaya başladı. Arkadan denizin sesi gelince bir an huzur buldum.

-Alo

-Deniz benim.

-Çok özledim seni canım ya nasılsın?

-Ayrılık acısı, yas filan kötü gibiyim. Sen nasılsın?

-İyi sayılır da senin bu telefonda ne işin var?

-Ya şu arkadaşın geldi bana bakıcı olmak istiyo sen yollamışsın öyle söylüyor.

-Evet ben yolladım harika bir pozitif enerji kaynağıdır mutlu eder seni yeni bir kanka filan iyi anlaşırsınız.

-Tamam öptüm canım görüşürüz ararım seni yeni telefon filan alıcam bide kendine iyi bak.

-Görüşürüz.

Telefonu kapattım ve kapıda dikilen çocuğa döndüm telefonunu verdim ve 'Evet içeri gelebilirsin' dedim. İçeri girdi ve kulağıma 'Beni içeri alman büyük bir hata' diye fısıldadı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siyahın SonsuzluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin