1. Bölüm

109 4 4
                                    

Günümün yarısını yatarak geçirdiğim yatağımdan yavaşça kalktım. Ayaklarımı yere sarkıtıp elimle saçlarımı karıştırmaya başladım. Yataktan kalktığımda , dengemi kaybedip geri düşmem birkaç saniyemi almıştı. Bu sefer daha dikkatlice kalkıp , aynanın önündeki tabureye oturdum. Sonra gözüm aynanın kenarına sıkıştırmış olduğum takvime kaydı. Bugün ayın son günüydü. O kadar olmuş muydu ? Zaman gelmişti. Bugün ayın son günü olduğuna göre , bunu yapmam gerekliydi. Her ayın son günü yaptığım gibi. Her ayın son günü aynanın karşısına oturur , izlerdim dakikalarca. Tüm 1 ayı düşünürdüm. Neler yaşadım ? Üzüntülerim , sevinçlerim , pişmanlıklarım , umutlarım neler ? 1 ay boyunca ne yaptım ve elimde ne kaldı ? Elime bir kalem , bir kağıt alırdım. Arka fonda ruh halimi yansıtan bir şarkının notaları süzülürken ruhuma , yazmaya başlardım. Bakardım kendime. Ne gördüysem yazardım. Kendime baktıkça yazardım. Yazdıkça bakardım. Her zaman elimde dolusuyla sayfa kalırdı. Bir kutu bulmuştum kendime. Yazdıklarımı içine koyuyordum ama karışık bir şekilde. Hiçbir zaman da tarih atmazdım yazdıklarıma. Bir gün onları geri dönüp okumayacaktım da. Evet ortada bir kaçış vardı. Ama bu ne geçmişimden ne de hatıralarımdandı. Ben kendimden kaçıyordum.

Düşüncelerimden kurtulmak için derin bir nefes aldım. " İşte başlıyoruz. " Aynaya baktım. Kahverenginin en sevdiğim tonu olan , dümdüz , belime kadar inen saçlarıma baktım. Uyku pozisyonlarımdan hiç etkilenmemiş gibi duruyorlardı. Bakışlarımı yana kaydırıp yüzümü inceledim. İnce , uzun , bir yüzüm , bembeyaz bir tenim vardı. Dudaklarıma baktım. Kırmızı değillerdi ama koyu pembeydiler. Kirpiklerim kısaydı , ama bunun fark edilmesini önleyecek gibi parlayan gözlerime baktım. Gözlerimde kahverengiydi. Ama bu öyle alelâde bir renk değildi. Saçlarımla aynı tondaydı. Biraz koyu veya biraz açık değildi. Ne benzerdi ne farklı. Aynıydı. Kaşlarıma baktım. Çizilmiş gibi duruyorlardı. Tam yüzüme uyan burnuma baktıktan sonra ne yaparsam yapayım her ayın sonu bakmaya korkacağım o yere geldim. Sağ gözümün hemen altındaki , kırmızı , güle benzeyen ufak doğum lekesine. Beni bitiren noktaya. Bu leke aslında doğumun bıraktığı bir izden çok başkaydı. Bu bir hatıraydı. Bir mühürdü. En önemlisi ise o bana annemden kalan tek benzerlikti. Annemin nasıl öldüğünü bilmiyordum. Neden ve kimler tarafından olduğunu bilmiyordum. Sadece o beni emzirirken alıp götürmüşler onu benden. Bunu biliyordum. Resimlerinden gördüğüm kadarıyla çok farklıydık. Onun güneş gibi parlak , sarı saçları , kusursuz yüz hatları , masmavi gökyüzü gibi gözleri vardı. Tek benzerliğimiz ikimizdede tıpatıp aynından olan doğum lekesiydi. Bu bizim tek bağımızdı. Yine gözlerim dolmuştu.

Depresif halimden çıkmak için hızla başımı iki yana salladım. Kalemimi aldım ve yazmaya başladım . ' Ben bu sefer bir değişiklik yapacağım. Sana ne hissettiklerimi yazmadan anlatacağım.' Dolan gözlerimi kırpıştırdığımda bir damla gözyaşı kağıda dökülüp ıslattı. Zaman kaybetmeden elime kalemi alıp , gözyaşının etrafını pilot kalemle içizdim. Mürekkep göz yaşına dağılıp iyice yayıldı. Kağıt yırtılmadan hemen kalemi çektim. Hiç düşünmeden altına bir not yazdım. ' Benim adım Yağmur. Bu , benim geçmişim , geleceğim ve umutlarım. Bu kağıt , bedenime sıkışan ruhumun aynası. 10 yıldır , her ay sonu oynadığım bu oyun ise : YANSIMA. '

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

◻YANSIMA◻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin