13.06.2021
Ruhum bozulmuş bir piyano tuşundan farksızdı. Ben buydum. Min Yoongi.
Lise son sınıf öğrencisiyim ve şuan en nefret ettiğim matematik dersindeyim. En kötüsü Hocayla göz gözeydim. Matematik dersini gerçekten sevmiyordum. Zaten sınavları geçecek kadar ders dinliyordum. Benim istediğim başkaydı. İnandığım yeteneğimin peşinden gidecektim.
Hoca gözlüğünün altından bana bakarak, "Anladın mı Yoongi?" diye sordu. Öylece baktım. En arkada olmama rağmen beni nası fark ediyordu ki. Başımı salladım. "Sanırım."
Hayır, anlamadım.
Bir anda orta sıralarda oturan Jimin alaylı bir şekilde bana baktı. "Hocam onun anlamasına gerek yok, artist olacak kendisi."
Aptal!
Onu görmezden geldim. Sınıfın en aptal kişi oydu bence. Bazen yanıma gelip insanca konuşuyordu ama sonra aynı aptal insan olmaya devam ediyordu. Onu gerçekten anlamıyordum. Benimle gereksiz uğraşıyordu...
Hoca bana baktı. "Konservatuar istiyordun, değil mi?"
Evet diyemeden Jimin atılarak sözümü kesti. Bu çocuk çok fazla oluyordu artık... Alaylı bir şekilde, "İki şarkı söylemekle birşey olunuyorsa bende varım," dedi.Çok sakin bir şekilde cevap verdim, "Neden olmasın kargalar güzel hayvanlar."
Sınıftaki uğultu artarken göz devirerek önüme döndüm. Jimin'in bana bakan gözleri büyürken hemen ona bakmayı kesip Hocaya odaklandım. " Evet hocam konservatuar istiyorum."
Hoca bişeyler geveledikten sonra derse devam etti. İstediğim üniversitenin yetenek sınavına başvuru yapacaktım. Piyano çalabiliyordum ama daha çok gelişmem gerekiyordu.
* * *
Zil çalmıştı. Arkama yaslanıp kalemimle oynamaya başladım. Yanımda oturan Namjoon kitabının kapağını sertçe kapatarak söylendi. "Adamın işi gücü darlamak abi." Namjoon beş yıllık arkadaşımdı. Tembel biri değildi aksine çok zeki biriydi o.
Düşünceli bir sesle konuştu şimdi de. "Ya onu bunu bırakta şu Jimin hâlâ akıllanmadı ha?" Güldüm. "Üzülüyorum onun için. Ciddi problemleri var."
Namjoon gülerek, "Problemi sensin onun." dediğinde tek yaptığın şey göz devirmek oldu.
* * *
Dersler bittikten sonra okul kapısına yürürken duraksadım. Arkamı döndüğümde buraya yaklaşan Jungkook'u gördüm. Yanıma geldiğinde, "N'aber?" diye sordu. "İyidir senden?" dedim. Mavi, hafif uzun saçları ve asil duruşuyla bu okulun dikkat çeken isimlerinden biriydi. "Gidiyoruz?" diye sordu. "Evet, aynı yere." Jungkook benimle birlikte sokakta şarkı söylüyordu, daha çok o çalıyor ben söylüyordum.
Yürümeye başladık. Jungkook "Nasıl gidiyor?" diye sorduğunda, "iyi gidiyor" diye söylendim. "Senin?"
"Fena değil okul, kurs, hayat.. klasik."
Konuşarak geçirdiğimiz on dakikanın ardından o eski dans binasının önüne gelmiştik. Burası epey kalabalık bir sokaktı.Hazırlıklarımızı yaptıktan sonra Jungkook "Hazır mısın?" diye sorduğunda gülümsedim. "Kesinlikle."
Jungkook gitarını çalmaya başladığında ben de ritim tutmaya başladım.[ Eight ]
Yani şimdi mutlu musun?
Nihayetinde şimdi mutlu musun?
Güzel, ben hâlâ aynıyım
Herşeyi kaybettim gibi geliyorHer şey istediği gibi geliyor ama veda bile etmeden
çıkıp gidiyor
Artık hiçbirşeyi sevmek istemiyorum böyle
Eski püskü herşey, geziyorum hatıralarımda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mondlicht | Sope
Short StoryMin yoongi tüm zoruklara rağmen yaşamaya devam etti. Yaşamak zorundaydı. Bu zorluklar canını fazla acıttı ama bir gün bu acılar başka bir adama bulaştı. Artık tek bir acı onları yakmaya başladı. Tek bir müzik, tek bir nota, tek bir beden... SOPE