Tam bu sıralarda, küçük çocuklar yılan gibi bir canavardan bahsederler. Her ne kadar Jack ve Ralph onlara inanmasa bile, onlarda gizli gizli korkar canavardan. Bir gece dağın tepesine ölü bir paraşütçü düşer ve rüzgarın etkisiyle paraşüt şişip hareket eder. Çocuklar bunun korktukları canavar olduğuna emin olurlar. Jack ve Ralph ne kadar korksalar da dağa gidip canavara bakmanın en doğru yol olduğuna inanırlar. İkisi de korktuğunu birbirine itiraf edemez, kendilerini en güçlü olarak göstermek isterler. Dağın doruğuna ulaşan Jack ve Ralph artık canavarı inkar edemezler ve korkudan sahile hızla koşarlar. Bir daha hiçbir çocuk dağa gitmez ve ateş yakılamaz. Ateşin sahilde devam etmesi gerektiğini düşünen Ralph ve Domuzcuk bu düşünceyi uygulamaya koymakta başarılı olamazlar.
Canavarın kabul edilmesiyle birlikte Jack ve Ralph arasındaki gerilim artar. Jack, Ralph’in adayı koruyamayacağını iddia eder ve onu korkaklıkla suçlar. Kendisinin avcılık yetenekleri sayesinde herkesi koruyabileceğini söyler ve kendi topluluğunu yaratmak ister. Başlangıçta oy alamasa bile adadan ayrılır ve ormana gider. Büyük çocukların tümü ve küçüklerden bir kaçı Jack’ın yüzü boyalı vahşi kabilesine katılır ve böylece demokratik düzen yerle bir olur. Domuzcuk ve Simon, Ralph’i terk etmezler ve onun şeflik görevine devam etmelerini isterler. Ralph, Domuzcuk’un zekasının farkına varır ve şefliği onun yardımı sayesinde yapabileceğini anlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNEKLERİN TANRISI
AdventureSineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne'ın Mercan Adası'nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyu...