Hyunjin kabini çıktığını belli edercesine sesli bir şekilde açtı ve çeşmeyi açıp ellerini yıkıyormuş gibi yaptı. Bir yandan da planını gözden geçiyordu. Kapı açıldığı gibi sapığın pantolonunu yakacaktı. Sonra da çakmağı tuvalete atıp sifonu çeker ve kaçardı herhalde.
Çeşmeyi kapattı ve kapıya doğru ilerledi. Sapığın gittiğini düşünmesi için açıp yeniden kapadı, ardından sessiz olmaya çalışarak içeride olduğunu düşündüğü kabinin önünde durdu. Derin bir nefes aldı. Ekşını severdi, ama kendi başına gelince değil.
İçeriden kilit sesleri geldiğinde kapının açılacağını anlamıştı. Gergince bir adım geri attı. Ve kapı açıldı.
Bundan sonra olaylar hızlı gelişti.
Kabinin kapısı açıldığı an Hyunjin savaşa gidiyormuş misali bağırarak içeri girmiş, içerideki adam daha ne olduğunu anlayamadan tişörtünün tutuştuğunu görmüştü. Çıkan minik alevleri görünce ikisi de çığlık atmaya başlamıştı. Adam "MANYAK MISIN LAN SEN" diyip tişörtündeki ateşi söndürmeye çalışıyor, Hyunjin ise "GEBER SAPIK" diye bağırarak adamın kafasına vuruyordu.
"NE SAPIĞI KARDEŞİM NAPIYORSUN!"
"BU BANA HALLENMENİN CEZASI!"
"AMINA KODUMUN SALAĞI SEN KİMSİN?!"
"KÜFÜR ETME KÜFÜR ETME!"
"YANIYORUM LAN!"
Adam siyah saçlı çocuğu üstünden savuşturarak çeşmeye koşturdu. Yanan yeri musluğun altına soktuğunda ateş dumanlar çıkararak yok olmuştu. Birkaç saniye ikisi de dumanların dağılmasını bekledi. Ardından fireman bizim salak Hyunjin'e döndü.
"Kardeşim sen hasta mısın? Şu an seni polise verebileceğimi biliyorsun değil mi?"
Hyunjin duyduğu şeyler üzerine sesli bir "Hah" çekti, gözlerini devirirken.
"Asıl ben seni vereceğim polise psikopat kontak sapık "
"Ya ne sapığı abicim mal mısın sen? Seni tanımıyorum bile?"
"Tam da bir sapığın söyleyebileceği bir şey"
Adam ellerini beline koyup etrafına baktığında Hyunjin de durup adamı incelemişti. 30-40larında doblocu enişte gibi duruyordu.
"Niye takip ediyordun beni KİMSİN SEN SÖYLE!"
"Bak abicim. Ben buraya ailemle çay içmeye geldim yanlış anladın sen herhalde. Ortalığı karıştırma benim üç tane çocuğum var"
Hyunjin'in ifadesi biraz da olsa yumuşamıştı. Hyunjin'in de üç tane çocuğu vardı. Yani tekniken olmasa da resmiyeten o da bir babaydı. Çocukların üzülmesi baba yüreğini burkardı.
"Yani şimdi sen beni takip etmiyor musun abicim?"
"Hayır kardeşim tanımıyorum bile ben seni "
"Hee.." Hyunjin ellerini beline atıp adamın haline baktı. Fosforlu pembe polo tişörtü yanmıştı ve içinden beyaz atleti belli oluyordu.
"Ya amca kusura bakma ben sapık sandım seni."
Adam biraz ayım kıyım yapmıştı ama Hyunjin ona yeni tişört alacağın söyleyince yumuşamıştı. Beraber tuvaletten çıkıp parka geri döndüler. İkilinin çıkmasıyla Jeongin de saklandığı bebek emzirme kabininden çıktı. Az önce yaşanan her şeyi ağzı beş karış açık kabinin üstünden izlemişti ve artık içindeki bu çocuğu takip etme arzusu tamamiyle sönmüştü. Gerçi hiçbir zaman istememişti fakat az önce yaşananlardan sonra götü hafif tutuşmadı da değildi. Elini yüzünü yıkayıp kendine geldikten sonra o da çıkarak peşlerinden gitti. Neyse ki Hyunjin başka birini basmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haters Gonna Love | SKZ
Teen FictionJeongin : BOMBA GIBI BIR HABER ÖĞRENDİM Jeongin : MINHO BIZIM OKULA GERI DONUYORMUS // ship kitabidir.