seongjoong || little alpha ✓

2

| W: Cinsel İçerik/Küfür |

————

Gökyüzünde sımsıcak parıldayan güneşin ışıkları cama yansırken, küçük kafenin içi dışarısının aksine serindi.

Saat öğlen olmuştu, havanın güzel olmasını fırsat bilen herkes sokaklara dökülmüş gibi görünüyordu. Çiçek açmış ağaçların rengarenk çiçekleri arada esen bir meltemle önce sallanıyor, sonra bu şiddete dayanamayıp dallardan kopuyor, bazen yolda gezen birinin önüne bazen de ayaklar altında ezilmek üzere yere düşüyordu.

Kafenin tam önünde duran bir ağacın dalgalanan yaprakları, oturan gencin zihninde siyah, ipek kadar yumuşak tellere dönüştü. Saç tellerinin böyle bir meltemle nasıl da coşkuyla dalgalandığını, yansıyan güneşle beraber nasıl da göz kamaştırdığını hayal edebiliyordu.

❝--Hyung?❞

Rüzgar, saçların arasından sıyrılıp giderken beraberinde taşıdığı çilek kokusu tatlı ve yatıştırıcı olurdu hiç şüphesiz. Ağız sulandıracak kadar aromalı, bunalmayacak kadar da hafif...

❝Hyung!❞

Saçı önünde dans ederken gözleri hiç şüphesiz şimdiki masmavi gökyüzünün aksine gece kadar karanlık, ancak bir o kadar da yıldızlı olurdu.

O gözleri sadece kendine saklamak istemesi bencilce miydi acaba?

❝Hyung!❞

Gözlerini kırpıp önünde oturan ikiliye döndü.

Kafe hatırladığının aksine şimdi insan sesleriyle doluydu. Çalışanlar tezgahın başında siparişleri alıp hızlıca içecekleri hazırlamak için arka tarafa koştururken kovanlarına yiyecek taşıyan arı sürüsünü anımsatıyordu.

Hongjoong, yanları kazınmış kısa sarı saçları üzerine taktiği şapkasını çıkarıp masanın üzerine koydu. Tam karşısında oturan beta ve omega çiftinin önünde açık duran kitapları ve defterleri görünce neden buraya geldiklerini tekrar anımsadı.

❝Hm? Noldu, başladık mı?❞ Hızlıca önünde açık olan ders kitabını kendine çekip yazanları okumaya başladı. Ancak henüz cümleyi bitiremeden sayfaya uzanan bir el sayfanın üstüne konup görüş alanını kapattı.

❝Hyung iyi misin? Üç kez sana seslendim ama duymadın." Hongjoong San'a sanki ikinci bir kafa çıkarmış gibi baktı. ❝Neyden--❞

Söze henüz başlamıştı ki tam çaprazında oturan ve elindeki menüyü sanki her zaman aynı şeyleri sipariş etmiyormuş gibi büyük bir ilgiyle inceleyen omega sözünü kesti. ❝Evet hyung noldu? Son birkaç gündür fazla dalgın gibisin. Uykusuz musun yoksa?❞

❝Hayır Wooyoung, dün gayet iyi uyudum.❞

❝O zaman ne, hoşlandığın biri mi var yoksa?❞ Tamamen dalga geçtiği belliydi ama Hongjoong'dan hiç ses çıkmayınca iki  sevgilinin gözleri şaşkınlıkla irileşti.