artık bölüm başlarında felan yer ve zaman belirticem, onlara dikkat edin lütfen :)
uyarı: uzun bir bölüm oldu, sıkılmamaya çalışın (arkadan şarkı dinleyin felan bir şeyler yapın artık hgfjhgfdjui)
Yer: Seul Sanat Lisesi, F-12 sınıfı
Zaman: 1 Ocak Pazartesi, 09.53
Sınıfa girdiğimde en yakın arkadaşım olan Jimin'i üzgünce pencereden dışarıya bakarken gördüm.
Muhtemelen benim gelip gelmeyeceğime bakıyordu.
Beni seven nadir kişilerdendi.
Ona sürpriz yapmak isteyince, sessizce oturduğu sıranın boş olan tarafına oturum. Kafamı kulağına yaklaştırıp birden bağırdım;
"BEN GELDİM!"
Bağırmamla beraber dirseğinin anlıma çarpması bir oldu. Ben acıyla inlerken o da eliyle kalbini tutuyordu.
Elimle alnımı ovalarken, ''Kafamı kırdın, geri zekalı!'' dedim.
''Ödüm koptu, mal! Ne diye cin gibi geliyorsun?'' dedi kısık sesle.
''Sürpriz yapayım dedim yah! Ahh, kafam!''
Yanıma yaklaşarak, kafama doğru eğildi. Orayı incelerken, ''Çok acıyor mu?'' diye sordu.
''Çoook.'' dedim yalancı bir sesle.
Hayır, hayır, açıyordu. Ama o kadar çok değildi.
''Buz getirip geleyim ben. Bekle beni.''
Giderken kolundan tutup durdurdum. ''Tamam yah, dur. Abartmış olabilirim biraz.''
Koluma hafifçe vurup, yerine oturdu.
''Kadına şiddete 'hayır'! '' dedim gülerek.
''Haha, çok komik.'' dedi alay ederek.
Kahkahamı durdurup, ona bakarak gülümsemeye başladım.
Onu süzdüğümde, çok değişmiş olduğunu fark ettim. Saçlarını pembeye boyatmıştı. Ve yanakları kilosuna nazaran tombişleşmişti. Gerçekten çok tatlı görünüyordu.
''Çok değişmişsin.'' dedim ellerimi saçlarına gönderirken.
''Bunu iyi anlamda mı söylüyorsun, kötü anlamda mı?''
Dediği şeyle güldüm.
''İyi anlamda tabii ki! Böyle, çok tatlı olmuşsun.'' dedim yanaklarını sıkarak.
Gülümsedi ve ''Teşekkür ederim.'' dedi bana sarılarak.
Ben de gülümseyip çantamı sıraya koydum. Bir sonraki ders için gerekli şeyleri çantamdan çıkardım.
''Sen burada mı oturacaksın?'' diye sordu Jimin.
Ona dönüp, ''Evet. Neden sordun şimdi ki? Biz her sene beraber oturuyoruz ya.'' dedim.
Kafasını aşağı eğip, sessiz kaldı.
Yanında oturmamı istemiyordu.
Aklıma gelen şeyle ''Yok artık Jimin! İlk günden mi?'' diye bağırdım.
''Ne yapayım yah? Haeun çok istedi!''
''Ha, sen istemedin yani!'' diyerek, hızlı bir şekilde eşyalarımı arkalardaki tek boş olan sıraya taşıdım.
''Hyerin yah! İstersen Haeun'a söylerim, yarın başka yerde oturur.'' dedi Jimin.
''İstemiyorum bir şey.'' dedim boş sıraya oturarak. Jimin yanıma geldi ve tam konuşacaktı ki, Haeun'un sesi duyuldu;