0.1

252 24 287
                                    

Anahtarın tuşuna basıp arabayı kilitledim. Kapıyı kilitlediğimden emin olmak için kapıyı kontrol ettim. Dün gece salonda kahve içerek sabahlamıştım. Başım çatlıyordu. Uzunca düşünmüştüm. Hem de çok uzunca.

Hala neyi nasıl yapmamın doğru olacağını bilmiyordum. Bu kadar düşünmenin üzerine bile... 'Sky' diye kayıt etmişti kadını. Kim olduğuna dair hiç bir fikrimin olmadığı kadını. Beni birlikte aldattığı kadını...

Dün duştan çıktıktan sonra çıkıp gitmişti evden. "Şirkete gidiyorum sevgilim. Bu gece çok fazla işler var. Sabahlayacağım." Dedikleri son zamanlarda ezberlediğim cümlelerdi zaten. Neden hiç aklıma gelmemişti peki? Konduramamış mıydım? Kondurmak için ufacık da olsa şüphelenmek gerekirdi. Benim aklımın ucundan bile geçmemişti. Güveniyordum ona. Güvenmiştim. Güvenmeyeceğim, en ufak hareketinden şüpheleneceğim biriyle ne diye evlenebilirdim ki zaten?

Bir de çıkmadan önce yanağıma bir öpücük kondurmaya çalışmıştı. Ben kendimi geri çekmeseydim tabii. O da bunu üstelemeden ceketini alıp çıkmıştı. İçim içimi yiyordu. Hala bir ümidim olsun çok isterdim. Telefonunda gördüğüm mesajlardan sonra ilk defa telefonunu açmıştım. Gerçi kilidini açma konusunda ufak bir aksama yaşamıştım. Eskiden benim doğum tarihimi şifre yapardı kendine. 3 yıllık evliliğimizde de ondan önceki 2 yıllık sevgililik zamanlarımızda da. Artık o değildi. Benimle alakalı her hangi bir şey değildi. Kendi şirketini kurduğu tarihi yapmıştı. O her gece sabahladığı(!) şirketinin kuruluş tarihi...

Her zaman işine aşık bir adamdı. İşkolikti. Ama hiç bir zaman beni geri planda bırakmazdı. Demek ki değişmişti. Çok şey değişmişti onda. Bana olan duyguları en başta olmak üzere. Yetememiştim ona. Benim sevgimi yetersiz bulmuştu.

"Jennie? Hey!"

Dalgın dalgın yürürken birden duyduğum şeyle daldığım derin düşüncelerden sıyrılıp arkama döndüm. Lisa'da benim gibi yeni geliyordu hastaneye. O her zaman erken gelirdi zaten ama bugün terslik bendeydi.

Hızla yanıma gelip koluma girdi. "Sana sesleniyorum yarım saattir. Çok dalgın gözüküyordun bir şey mi oldu?" Benim bu halime endişelenmiş gibi gözüküyordu. Bende endişeleniyordum kendime. Halime. Halimize.

"Ah şey... Dalmışım kusura bakma Lili."

"Dalgın olduğunu anladım kızım da... Sana bir şey olmuş ne oldu?"

Burukça gülümsemeye çalışıp saçlarımı yan tarafa attım. "Bir şey olmadı. Gece uyuyamadım sadece. Dün de 3 ameliyata girdim. Hem yorgun hem de uykusuzum. Ondandır." Mırıldanıyordum. Sesim çıkmıyordu. Dün gece bitirdiğim bir kaç sigara paketinin etkilerinden biri olabilir miydi?

"Anladım. Yorma kendini bu kadar. Bak çok bitkin gözüküyorsun. İstersen sen bugün eve git. Tablo'dan izin alabilirim senin için."

"Yok be kızım abartma. Hadi durmayalım şurada işlerim var benim." Sesimi biraz daha neşeli, yüzümü biraz daha gülümser tutmaya çalışarak ilerlemeye başladım. Dün gece onun çekmecede stokladığı paketlerden almıştım. İlk defa. Hayatımda ilk defa sigara içmiştim.

"Kahvaltı yaptın mı? Ben şu karşıdaki hamburgerciye gidip bir kaç ıslak hamburger gömmeyi planlıyorum. Hadi gel." Bana göz kırpıp, ağızı sulana sulana anlattığı ıslak hamburgerler gülümsememe neden olmuştu. Gerçekten gülümsememe.

"Yaptım ben çıkmadan önce. Sen git hadi." dediğimde kafasını sallayarak ilerlemeye başladı. Arkasını dönerek bana öpücükler bırakıyordu. Hayatımdaki tek olumlu, beni gülümseten kızlar vardı. Lisa ile aynı hastanede çalışıyorduk zaten. Bütün gün dip dibeydik. Jisoo bir avukattı. Hem de bizim şirketin avukatıydı. O da bizim kadar yoğundu ama boş vakitleri sandığımdan daha çok oluyordu. Rosé ise bizim hastanenin yan blok binasında psikiyatri servisinde çalışıyordu. Psikolog'tu. Ağır olanları her zaman ona gönderirlerdi. Üstesinden gelebiliyordu çünkü.

𝐂𝐇𝐄𝐀𝐓𝐄𝐑│𝐉𝐞𝐧𝐃𝐫𝐚𝐠𝐨𝐧 𝐗 𝐒𝐤𝐲𝐃𝐫𝐚𝐠𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin