1

358 34 8
                                    

Multiemedya - Hira

Bölüm müziği - Shawn Mendes & Camila Cabello - I Know What You Did Last Summer

Keyifli okumalar :)

Bugün her gün olduğu gibi günüm saçma sapan geçiyordu. Evden çıkıp, okula gelmiştik ve şimdi tek başıma okulun bahçesindeki bankta otururken bir elim biscolata mood'un içinde biscolata mood'ları teker teker ağzıma atıp mutluluğun tadını alırken bir yandan da okulu kimin bulduğunu düşünüyordum.

Okul gereksiz değildi burada ortam vardı, gülecek, eğlenecek arkadaşlar vardı, bir kere kantinde biscolata satılıyordu ama matematik, geometri, fizik de vardı. Okulun en kötü tarafı benim için buydu zaten. Birde bize soğuk ve saçma sapan espriler yapan müdür yardımcımız vardı ayar oluyordum o adama.

Okulda hoşlandığım biri yok, çoğu kızın aksine. Beyaz atlı prensimi de aramıyorum. Benim yapacağım şeyler her sabah gün de bir kere biscolata yemek sonrada o biscolataları eritebileceğimi düşünerek koşmaktı. O biscolataları erittiğimden ise pek emin değildim.

Atladığım bir şey var. Dostlarım. Dost dediğime bakmayın kardeşiz biz. Ahu, Çınar ve Efe. Biz 3 yaşından beri arkadaşız, her zaman birbirimizi koruduk, kolladık ve asla ayrılmadık. Aramızda Ahu, en cesaretlimiz oldu her zaman. Cesaretli oluşuna örnek verirsem, turuncu saçlarından bahsede bilirim. Ahu'nun mavi gözleri ve benim mavi gözlerim hep birbirine benzetildi şu yaşımıza kadar. Ahu'nun yanına ben gelince kardeş olup olmadığımızı sordular bize, biz de her zaman 'evet' dedik. Kardeşiz diyorum ya, bu öyle bir kardeşlik işte.

Sonra Çınar var grubun şebeği. Büyük mavi gözleri, minik çilleri, kocaman gamzeleri, diş telleri ve vazgeçilmezi kumral saçları. Çınar yakışıklıydı aslında ama yakışıklıdan ziyade sempatik ve tatlı bir çocuktu. Çok seveni vardı ama o biraz anne kuzusuydu. Bu yaşında, hani biz minikken biriyle ufak bir tartışmamız olduğunda hemen, "Annemi çağıracağım, o sana kızdığında görürsün sen!" diyorduk ya. Şu an lise 3 teyiz ve Çınar bu tehditten hala vazgeçemedi. Tabii, Nergis teyze geliyor mu diye sorarsanız. Hayır. Nergis teyze Çınar'a sadece gözlerini deviriyor.

Gelelim Efeye. Efe insanlara her zaman soğuktu. İnsanlarla arasındaki duvarlar hemen farkediliyordu. Fakat biz bu insanların içine girmiyorduk. Efe küçüklükten beri ailesiyle bir takım sorunlar yaşadığı için kendini insanlara duvar örmekle kurtuluş yolunu bulmuştu. Bu duvarlar sayesinde insanlar ona hayatı hakkında sorular sormaktan vazgeçecekti. İşe yaradı fakat bizi uzaklaştıramadı yanından. Biz onun yaşadıklarına ortak olmuş, yaşadıklarının tadını en derinden almıştık. Yanında biz vardık hep, ve hepte biz olacaktık zaten. Efe'nin sarıya kaçan kumral saçları, yeşil gözleri ve çıkık elmacık kemikleri ona "Bir çocuk gördüm, döndüm tekrar baktım." dedirtiyordu gerçekten, fakat Efe'nin duvarları yüzünden dönüp iki kere bakanların pek şansı olmuyordu.

Bizim grubumuz böyleydi. Çoğu okulda olurduya ayrılmaz ikili, üçlü veya dörtlü bizde onun dörtlüsündendik. Grubumuzdaki erkekler kızların gözdesiydi, Ahuyla ben ise 'nazar değer lan bakma!' triplerindeydik. Bizimde bir iki kırığımız vardı en azından. Tabii Ahu'nun sevgilisi Sıraç'ı saymıyorum bile. Hayatta en azılı düşmanım Gizem'den sonra Sıraç'tı. Çocuğa bir kanım kaynayamıyordu ne yapayim?

Unutmadan, Gizem'i de anlatayım. Herkesin vardır okulda bir gıcık olduğu. İşte benimki de Gizem'di. Hayır, ona 'sürtük' kelimesini yakıştırmayacağım. Hiç bir kız sürtük değildir! Büyük ihtimal siz hiç bir şey bilmeden yargılıyorsunuzdur. Ha, gerçekten bir şey yakıştıracaksanız sürtük değil 'o' ile başlayan o kelimeyi söyleyin, ikisi farklı bir kelime değil ama. Anladınız siz. Bu konuda nereden çıktığını bilmediğim bir takıntım var. Bir de küfür etmekten nefret ederim, duymayıda sevmem fakat arada ağzımdan kaçırırım. Bir de 'lan' 'oha' 'amip' 'mal' 'zevzek' kelimelerini çok kullanırım.

Hayattan hiçbir beklentim yok. Hayatta, en çok biscolata yemekten, renkli atletler giymekten, pamuk şekerlerden, uyumaktan, arkadaşlarımla vakit geçirmekten, saçımı boyatmaktan ve koşmaktan zevk alırım.

"Hira!" bana seslenen Mina'ya bakıp, ne oldu anlamını taşıyan el işaretini yaptım. Ağzım biscolatayla doluyken bağıramazdım nasıl olsa.

"Hoca, atletizimde olanları spor salonuna çağırıyor!" bu arada atletizim de olduğumu söylemişmiydim? Her gün koşu yaparak kendimi farkında olmadan üst seviyelere taşımışım meğersem ve bir gün Çınar'ın arkasında at gibi koştururken hoca beni yanına çağırdı. Ben koşarken kimse fark etmez diye yediğim çikolatanın çöpünü yere attığım için kızacak zannederken hoca gelip bana atletizimde olup olamayacağımı sordu. Bende bu atletizim sayesinde derslerden çıkabilirim diye kabul ettim. Şimdi de buradayım işte.

Biscolata kutusunu çöpe basket atacağım diye bir gözümü kısıp çöpe odaklanıp, kutuyu attım. Ama kutu çöpe girmedi, onun yerine çöpün arkasındaki bankta oturan Arda'nın kafasına gitmeyi tercih etti.

Arda, şaşkınlıkla kafasını bana çevirdi. Sonra beni görünce yüzünü 'Gene mi sen çocuk?' dermiş gibi bir ifade kapladı. Kucağına düşen kutuyu alıp bana geri fırlattı.

"Benim kafama onu atınca basket olmuyor biliyorsun değil mi?" bu çocuk kim dermiş gibi kafanızı kurcalayan cümleleri duyabiliyorum. Arda, benim çocukluk arkadaşım. Onu pek sevmezdim çünkü küçükken sürekli saçımı çeker, pantolonumun içine kum doldurur ve saçıma sakız yapıştırırdı. Ailelerimizin çok yakın olması onu seveceğim anlamına gelmez değil mi?

"Sen ciddi misin? Bana bunu öğrettiğin için önünde eğilmelimiyim?" yüksek sesle bağırmam çoğu kişinin kafasını bu yöne döndürmüştü. Ama çoğu alışıktır diye umuyorum Ardayla bizim bu atışmalarımıza.

"Seni affetmelimiyim? Benden öğreneceğin daha çok şey olduğu için şimdilik serbest bırakıyorum seni. Ama çok istiyorsan önümde eğilebilirsin tabii." Gözlerimi devirip spor salonuna koşmaya başladım. Onun yüzünden sevgili Orhan hocacığımın emrini yerine getiremeyeceğim.

Spor salonuna vardığımda kapıyı coşkuyla açıp yüksek sesle bağırdım. "İşte! Ben geldim değerli insanlar!" sonra etrafı incelediğimde, Orhan hocanın ağzında düdük atletizim takımındakilere şınav çektirdiklerini görünce, çığlık atıp geri koşmaya başladım. Spor salonundan çıkmadan önce duyduğum şey;

"Hira! Çabuk buraya geliyorsun!"






Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ANormal? -DÜZENLENİYOR-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin