Too many drinks to think about you/ I had too many thoughts to let you wander/ Now you're in after I thought I lost ya/ And now you want me, babe
Jungkook 21 Kasım 2021
Ne zaman yalnız hissetsem, Seoul'u bir insan olarak düşünürdüm. Buradan bakınca uçsuz bucaksız gözüken bu şehir, küçücük gelirdi gözüme. Kalabalık olmasına rağmen öylesine ıssız ve soğuktu ki, bana en benzeyen özelliği de buydu. Seoul; bu sekiz ayda düşüncelerimi sekteye uğratan, bana hapis haline gelen, ıssız ve yalnız şehirdi. Yapayalnız.
Eskiden en sevdiğim şehirdi.
Kasım ayında dahi içimi titretecek kadar soğuk havası, bedenimi yalayıp geçti ve siyah saçlarımın havalanmasına sebep oldu. Soğuğu iliklerime kadar hissederken tişörtümle yurdun çatısında oturmaya devam ettim. Artık bir alışkanlık haline gelmişti. Saat ona yaklaşırken adımlarım çatıya yöneliyordu. Bazen sadece on dakika, bazense saatlerce oturuyordum burada. Bu soğukta neden sadece tişörtle olduğumu sorguladıklarını biliyordum. Tek sordukları soru bu da değildi. Neden aylardır her akşam bu çatıdaydım? Yanıma hiç kimsenin çıkmasını istemiyor, düşüncelerimle baş başa kalıyordum.
Cevabı aslında basitti.
Önümde serili olan Seoul'un ışıkları gözümü alıyordu, az da olsa tanık olabildiğim şehrin karmaşası aklımı dağıtıyordu. Haziranın sonuna kadar burada oturma sebebim buydu. 24 Haziran'da ise bakışlarımı otoyoldaki bilborda çevirmiştim istemsizce. Bum. Az daha çatıdan düşüyordum.
Bulgari'nin global elçisinin bilbordu.
Çatıdan düşmekten kıl payı kurtarıp kendimi odama attığımda tekrar oraya dönme cesaretini iki hafta sonra gösterebilmiştim. Çünkü şehrin sokaklarındayken ondan kaçamıyordum.
Her yerdeydi.
Kafamı nereye çevirsem onu görüyordum. Bu sadece Seoul'a da özgü değildi. Paris, Japonya, Çin, Tayland; bu süre boyunca gittiğimiz her yerde onunlaydım. Dünya turunun afişleriyle başlamıştı ilk önce. Blackpink, dünya turunu sadece bir ay önce duyurup tura gerçekten çıkabilen ilk grup olabilirdi. Nisanın sonunda, Seoul'da yapayalnız hissettiğimi dün gibi hatırlıyordum. Sanki önüme engelleri koyan tek o değildi, tüm dünya ona engelleri dizmesi için yardım ediyordu.
İlk aylar zordu. Çok zordu. Nisanın nasıl geçtiğini hatırlamıyordum. O aya dair hatırladığım tek şey, dünya turu afişini gördüğümde beynimden vurulmuşa dönmemdi. Bana baktığı son sefer 27 Mart gecesiydi. Bir ayın sonunda en azından benimle bir daha konuşmak isteyeceğini düşünüyordum. Altı aylık bir dünya turunu duyurmak için basın toplantısı düzenlemeleri ise beklediğim en son şeydi. Siyah saçları bu bir ayda daha da uzamıştı. Her zamanki gibi Celine giyiyordu, dudaklarında ise küçük bir tebessüm vardı. Taehyung, ekranı önümden çektiğinde ona izin vermem büyük salaklıktı. Ağustosa kadar onu göremeyeceğimin farkında değildim.
Hazirandaki Bulgari billbordları, temmuzda ise şehrin her sokağını süsleyen MAC kampanyası; adım attığım hiçbir köşede nefes almama izin vermemek içindi sanki. Çektiğim en büyük cezalardan biriydi. Sadece bir ay önce, uyandığımda bir nefes uzağımda gördüğüm güzel yüzünü artık sadece sokaklarda görebiliyordum. Sorun sadece billbordlarda da değildi. Gece markete girdiğimde magazin standı çarpıyordu gözüme. Birbirinden farklı magazin kapakları kilitlenmeme neden oluyordu. Konserlerinden gelen düşük kaliteli viral videolar, Youtube'a attığı dans coverları... Lisa; benimle konuşmayarak, yüzüme dahi bakmayarak beni cezalandırmakla kalmıyordu, onu görmediğim tek bir köşe dahi bırakmayarak beni mahvediyordu. Sadece var olmasıyla canımı böylesine yakabiliyordu. Sarhoş olup haykırdığım billbordlar, Namjoon hyungun beni arabaya sokmasıyla sabah uyandığımda silik bir rüya gibi kalıyordu. Sonra ağustos gelmişti. Bu üç ay boyunca imzamı taklit eden Menajer Choi denen yavşağı dava etmekle meşguldüm. Ağustosta sonuçlanan davayla birlikte, zaten askıya alınmış olduğu işinden atılmıştı. Belki bir umut, en azından bir mesaj beklemiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
For You | Liskook
Fanfiction"Işık saçıyorsun." Gözlerimin en derinine baktığından emindim, o ise nefesimin kesildiğinin farkındaydı. "Bir odaya girdiğinde, tüm gözler sana dönüyor. Bu sadece güzelliğinle ilgili değil. O spot ışığı, seni takip ediyor. Parlıyorsun." Sağ elini ka...