cumali: bırakacaktın çağatayın kafasına sıkacaktım şimdi ölmedi kardeşini saldı başımıza.
yamaç: yaa ben istemiyormuyum ölmesini. senden çok istiyorum. ama böyle değil...
cumali: peki ne istiyor bu kardeşi.
yamaç: bilmiyorum ama savaşlar dönecek onu biliyorum.
cumali: öyle olsun. gelin hanım nasıl ?
yamaç: o ne alaka ?
cumali: böyle pek mutlu gözükmüyor. tıkındı eve bence bi ilgilen onunla.
yamaç: halledicem.
KOÇOVALI HANESİNDE;
nehir odada telefonuyla oynuyordur. yamaç odaya girer.
nehir: hoşgeldin.
yamaç: hoşbulduk. nasılsın iyi misin
nehir: yani iyi miyim kötü müyüm bilmiyorum. ama böyle olmaz.
yamaç: nasıl olmaz ?
nehir: ben burada sığıntı gibi hissediyorum. böyle sanki buraya ait değilmiş gibi.
yamaç: alışsan iyi edersin çünkü o bebek doğana kadar burdasın.
nehir: peki çocuk doğduktan sonra ne olucak ?
yamaç: onu o zaman düşünürüz.
ERDENET OFİSİNDE;
cengiz: ne yaptın ?
arık: gözlemle dedin gidip baktım. öyle pek bi şeyi yok normal mahalle gibi gözüküyor.
cengiz: o mahalle umrumda değil sadece şimdilik zarar ver.
arık: ne derece bi zarar ?
cengiz: can alma ama can yak.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
EFSUN;
efsun herzamanki gibi kitabını okuyordu. hayla o gece aklındaydı "onu ikna etmek için ne yaptın ?" yamaç nasıl bu kadar aptal olabilirdi. efsun herzaman onu severken onun tek derdi kıskançlıkdı. birden telefon çaldı. arayan "makbuleydi"