"Eee? Anlat bakalım, nereden çıktı bu çocuk bakıcılığı?" diyerek muzlu milkshake'ten bir fırt çekti seslice Felix.
Sıkıntıyla ofladım. "Annem yeni gelen komşularımıza yardımcı olmamıza söyledi.Bizimle yaşıt olan en büyük çocuğun bugün önemli bir işi varmış güya, ebeveynleri de iş için şehir dışına çıkacaklarmış. Kadın da annemden rica etmiş annem de 'Minho çocuklarla çok iyi anlaşır o da onlar gibi çocuk ruhludur' deyince iş bana kaldı maalesef," diyerek gözlerimi sırtıma destek olurcasına vuran Changbin'e çevirdim.
"Zaten sadece 3 saat bakacaksın, dramatize etme bu kadar," deyip sırıtınca dil çıkararak elini geri ittim.
"Bence de, hem bu işten sana belirli bir ücret ödeyecekmiş kadın. Rahatla, Minho hyung," Felix böyle deyince cidden çok kastığımı fark ettim.
Jeongin önündeki pastayı her tarafına bulaştırarak yerken. "Çocukları tanıyor musun, adları neymiş?"dedi.
"Orası biraz karışık. Ama büyük olan çocuk -hani bizle yaşıt- ailesi vefat ettiği için teyzesi ile kalıyormuş işte yani onlarla. Yani o çocuğun soyadı farklı mantıken," dedim annemden duyduklarımı tek tek aktarırken.
"Çocuklar da üç taneymiş, ikizler 5 yaşında, büyük olan da 10 yaşındaymış." Changbin lafımı kesip klasik gülüşlerinden birini yaptı.
"Tam da senin yaş grubuna uygun işte-"onun lafı da Felix'in öksürüğüyle kesilirken sırıttım.
Felix ile yumruklarımızı tokuştururken Changbin de kollarını göğsünde birleştirmişti.
"Hah, sevgilim kankasını bana tercih ediyor," demesiyle Felix yanağına ufak bir öpücük kondurdu.
Elimi yüzüme yapıştırıp "Sap olduğumu yüzüme vurmak zorunda mısınız?" diye hafif ağlamaklı sesle söylendim.
"Hyung, kaçta orada olmalıyım demiştin?" Saate baktığımda yarım saatten az kaldığını gördüm.
Hızla yerimden kalkıp çantamı omzuma geçirdim ve meyve suyumu elime aldım. Işık hızıyla fırlarken,
"Aaa çok az kalmış hadi görüşürüz!" derken arkamdan Changbin'in homurdanması ve-
"Minho hyung! Ödeme sırası sendeydi ama!"
yarım saat sonra, han ailesinin evi
"Siz Minho olmalısınız, ben Chan,"diyerek karşımdaki insan olduğunu sorguladığım kişi bana elini uzattı.
Kahverengi ve cam gibi gözler, uzun boy ve sarı saçlar...
Ne yaptın da hayata 8272826-0 önde başladın sen, diye düşünmeme engel olamazken yutkundum.
Zoraki bir gülümseme ile elini sıkıp "Memnun oldum." diye mırıldandım.
"Bugün burada olduğunuz için cidden çok teşekkür ederim, çok önemli bir randevum vardı da," deyip siyah ceketini düzeltti.
Aptal Minho! Böyle bir çocuğun elbette bir sevgilisi olacaktı değil mi?
"Önemli değil ve bana sen de lütfen, yaşıtız sonuçta," gözlerini kırpıştırdı.
"O zaman sen de bana Chan diyebilirsin, Minho," dedi düz bir surat ifadesi ile, hadi ama bu çocuk gülümsemeyi bilmiyor mu?
"Öncelikle ikizler için şimdiden özür dileyeyim çünkü hayatında görebileceğin en yaramaz çocuklardır," Bak şimdi bir ürperti geldi işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
babysitter •banginho
Fanfictionminho, annesinin ona sormadan kabul ettiği çocuk bakıcılığı teklifi yüzünden jisung ve hyunjin adlı ikizlere ve seungmin'e bakmak zorundaydı. banginho! soft one shot¡