"eğer oynamazsan kaybedersin!"
"taş, kağıt, makas."
seungmin, changbin, minho ve hyunjin uzun süredir birlikte vakit geçirmediklerini fark ettiklerinde seungmin'in önerisi üzerine beyzbol maçı tekrarı izlemeye karar verdiler.
izlemeye tam başlayacakken "acıktım!" diye odayı inleten changbin yüzünden birini markete yollayacaklardı.
"changbin ve hyunjin! geriye ikiniz kaldınız!"
dışarısı sıcak olduğu için hiçbiri markete gitmeyi istemiyordu. seungmin ve minho bu sıcak havada kimin dışarı çıkacağını merakla izlerken ellerini ortaya çıkardılar.
hyunjin kazanmanın rahatlığıyla kendini koltuğa atarken minho ve seungmin, changbin'e kaybettiği için gülüyorlardı.
changbin tek başına gittiği için mızmızlanırken seungmin bıkkınlıkla "sana eşlik edeceğim." diyerek pijamalarını değiştirmek için odaya ilerledi.
hyunjin uzun zaman sonra minho ile yalnız kalacağı için heyecanlanmıştı ve diğer ikili marketten gelene kadar bu fırsatı kullanmayı istiyordu. minho'nun yapısı her ne kadar üyeleri sevse bile belli etmeme yönündeydi.
hyunjin emin olmak için, "diğer üyeler yurtta mı?" diye bir soru yöneltti.
minho sanki hyunjin'le konuşmayı bekliyormuş gibi hafifçe sırıttı ve hemen cevapladı. "jeongin ailesinin yanına gitti; chan, felix ve jisung da yemeği dışarıda yiyeceklerini söylediler."
hyunjin "anladım." dedi fakat changbin ve seungmin'in bağırışma sesleri aşağı geldiğinden sesi duyulmadı.
hyunjin neler olduğuna bakmak için yukarı adımlarken, koltuğun arkasına kalça kısmını dayamış minho hyunjin'in kolunu nazikçe tuttu. "gitme, gelirler şimdi."
hyunjin kulağının hafifçe kızardığını hissedebiliyordu, içinden "saçımın uzun olması iyi bir şans." diye geçirip sırıtırken kendine bakan minho'yu görmesiyle aniden yüzünü düşürdü.
"o tişörtü ben giyecektim! çabuk çıkar!"
"seninle bu sıcakta markete geliyorum bir de tişörtüme göz koyup beni azarlıyorsun!"
klasik seungmin ve changbin.
"her neyse, çabuk gidip gelelim seungmin-nie." derken şirinlik yapmayı da ihmal etmemişti. changbin buydu işte, en çok seungmin'in üstüne giderdi ama en çok da onunla ilgilenip ona sırnaşırdı.
"siz izleyin çocuklar, sıcaktan bayılmazsak dört ramen kutusuyla döneceğiz."
ve kapı kapanma sesi.
dinledikleri saçma ama tatlı diyalog sonrası tuttukları kahkahaları birbirlerine bakıp saldılar.
"hyung, tuvalete gidip geleceğim, sen izle."
hyunjin döndüğünde minho'nun beyzbol maçına odaklandığını görünce rahatsız edip etmemek arasında kaldı. rahatsız etmemeye karar verdi çünkü bu kadar odaklanmışken sinirlenebilirdi.
koltuğa oturup izlemeye başladı fakat sıkıldığını iliklerine kadar hissetmişti. izlemeye başlayalı daha beş dakika olmuştu ama hyunjin'e beş saat gibi gelmişti.
birden kalkıp televizyonun önünde durdu. minho'nun dikkatini çekmek istemişti.
"ne yapıyorsun hyunjin? sorun ne?"
"kayar mısın hyung? yanına oturmak istiyorum."
"bir sürü boş yer var."
"rahat edemedim." hyunjin tabii ki yalan söylemişti. minho onunla ilgilensin istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stop moving, hyunho
Fanfictionhyunjin, minho'nun kucağına oturmayı severdi. bazen ölesiye belini kavrar bırakmazdı, bazen gömleğiyle oynardı, bazen sırtına parmaklarıyla desenler çizerdi, bazen elleriyle, bazen saçlarıyla oynardı ve bazen de boynuna küçük öpücükler bırakırdı.