"Benden neden bu kadar nefret ediyorsunuz?" çocuk yaşlı gözleri arasından titrek bir ses ile sormuştu sorusunu.
"Bu dünyada güçsüzler her zaman ezilir Tae senin kaderin bu, daha güç gwonun bile belli değil biz Çürükçüller kadar bile değerin yok" konuşması bitince yerdeki çocuğun karnına doğru bir tekme savurdu adam. Ağzından kanlar akarken acı içinde inleyip nefretle onlara bakmaya devam etti.
Haklılardı o güçsüzdü gwonu olmayan birisinin Veigo dünyasında ne değeri ne de yeri vardı. Sırf bu yüzden öz babasının utanç kaynağı olduğu için evlat edindiği bir zavallı olarak tanınan ve kimsesiz bilinen Tae için hayat elbet zorluydu. O artık kaderini kabullenmişti, ne yediği dayaklar ne de hakaretler canını acıtmıyordu. Zorbalıklara nasıl baş göstereceğini öğrenmişti.
Başındaki adamlar yorulup orayı terk ettiğinde Tae cenin pozisyonundan çıkıp oturmuştu. Boynunda ki ve bileğindeki sızıyla yüzünü ekşitti. Yağan yağmurun altında kafasını gökyüzüne çevirip "Tanrım ben bunu hak edecek ne yaptım?" cevap alamayacağını bildiğinden ne bir işaret bekledi ne de küçük bir umut besledi içinde.
Yerdeki ceketini ve çantasını alıp hafif bir topallamayla eve doğru gitmeye başladı çocuk. Evde yüzündeki morluklar ve kızarıklardan dolayı yiyeceği hakaretleri düşündü. Babası onu yine döver miydi? Oda hapsi verir miydi? Düşünceleri kendisini yiyip bitirirken evin kapısına varmıştı bile. Evde kimsenin olmaması için dualar ederek cebindeki anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Babası ve ailesi yerde bir adamın ayaklarına kapanmış bir şekilde gördüğünde şoka girmişti. Koluna taktığı okul çantası boşluğuna gelip omuzundan düşünce çıkan sese dikkat veren siyah takımlı adamlarla göz göze gelmişti. Patronları gibi gözüken adam
"Oh... Tae..." Adam bunu bir ereksiyon içerisinde söylemişti. Çocuk adımlarını geriye doğru atıp kapıyı sertçe çekip sokağın sonuna doğru koşmaya başlamıştı bile. Yağmur ve soğuk terleri yüzünden saçları anlına yapışmıştı. Arkasından geldiklerini biliyordu adım seslerinin çokluğu ve sert nefes alış verişleri bunu açıklıyordu. Sokağı döndüğünde gelen korna sesi ve ani basılan frenden ortaya çıkan ses ile beraber ayağı kayıp yolun ortasına düşmüştü çocuk. Gelen hafif bir rüzgar ile belinde bir baskı hissetti aniden kopan çığlıklar ve acı fren sesine karışan ses ile üzerinde bir baskı hissetti.
Gözlerini hafiften araladığın kendisine seslenen adamın kollarının arasındaydı. Önünde duman çıkaran arabanın önündeki çöküntüye baktı. Kafa falan mı atmıştı? Saçlarındaki jöle hala bozulmadığına göre hayır. Elini ovuşturup çocuğun yanağına attı elini. O bir alfa mıydı? Ama gözleri mor olmuştu.
"Tae... kokunu aldığımdan beri kafayı yemiş durumdayım. Benim yırtılmış ruhumun diğer yarısı sensin Tae. Kopmuş kağıdımın parçası...
Önce arabaya bir bakış attı sonrasında etrafta toplanan kişilere. "şu an sırası değil güzelim"
Elini ensesinden kolunun altına koyup diğer eliyle bacaklarını destekledi. Çocuk kucağındayken ayağa kalkıp adamlara kafasıyla işaret verip koşarak kaçtığı adamın kucağında, kaçtığı eve doğru ilerliyorlardı. Ailesi bu durumu görseydi ne derdi. Yine döverler miydi? Küçümseyip hakaret ederler miydi?
Evin kapısını ayağıyla açıp içeriye geçti. Tae' yi yere bırakıp
"Sen eşyalarını topla güzelim ben de ailenle son konuşmalarımı yapayım"
Jungkook' un Ağzından
Tae odasına çıkınca abisi olacak piçe döndüm.
"Sırf siktiğimin Kim ailesinin kral koltuğuna oturabilmek için Tae' yi mi harcadınız lan siz"
Burnumdan soluyordum hızımı alamayıp abisinin suratına bir yumruk indirdim ve ayağımla boynuna basıp babasına döndüm.
"Seni orosbu çocuğu bulamaz' mıyım sandın sen deltamı? Bu yüzden mi siktiğimin evi ona zindan edildi?..
Abisinin yüzüne bir tekme geçirip babasını yakasından tutup duvara sırtını vurdum. O acıyla inlerken lafıma devam ettim.
"üzgünüm ama artık bu ev size zindan olacak anladınız mı lan beni?!"
Sesim normalden yüksek çıkınca arkamdan gelen ayak sesiyle dikkatimi oraya verdim. Tae... Korku dolu gözlerle bizi inceliyordu. Babasının yakasını bırakıp ona doğru ilerledim. Elindeki çantayı alıp belini kavradım
"Beni dinleyin lan artık siz Kim soy adına sahip sikilerle işi kalmadı Taehyung' un. Abisi olan şerefsiz sen küçük kral koltuğunda zevkini çıkar çıkarabildiğin kadar çünkü yakında Taehyung Jeon soy adı ile sizi kral gördüğünüz yeri elinin tersiyle toz edecek...
Aklıma gelen şey ile gülümsedim.
"bunların hepsini kucağımda da yapabilir tabii."
Tae kızarıp kafasını göğsüme gömünce bir kahkaha patlattım. Şu an onun için korkunç görünüyor olmalıydım ama varlığı bile beni rahatsız eden insanlar varken yeterince sabır etmiştim.
"Şerefsizler kulaklarınızı açın ve beni dinleyin artık Tae için Kim devri bitti Jeon devri başlıyor bu sürede kendinize iyi bakın."
Tae' yi belinden tutup kapıya doğru götürürken mırıldanır gibi
"Sen bir Alfasın onu anladım ama ben senin Deltan olup olmadığımı bilmiyorum." Tereddütle konuşmasını bitirip titrek gözleriyle gözlerime baktı. Gülümseyip kapı girişindeki aynaya dönüp. Elimi boynuna sürterek yanağına koydum ve kafasını kafama hizaladım. Dudaklarına dudaklarımı değdirip kafasını aynaya çevirdim. Gözleri mora dönünce gülümsedim. Benimkiler de mor olmuştu. Kulağının altını öpüp elimi tişörtünün içine doğru götürüp kulağına doğru fısıldadım.
"Jeonun Taesi, Taenin Jeonu"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Selam...
aylar sonra yeni bir hikayeyle geldim öbürü bok yoluna gitti telif gibi bir şey yedim uğraşmayıp sildim.
