bir

337 16 0
                                    

Hava yeni yeni aydınlanıyordu, başımda beni hiç rahat bırakmayan ağrı hala oradaydı. Yanımda uyuyan en yakın arkadaşıma baktım. Hafif, şeftali kokan feromonları huzurlu geliyordu. Bugün onlarda kalmıştım, teyzem ben konusunda sadece Sevgi'ye güveniyordu hatta Sevgi'yi benden daha çok seviyor diyebilirdik.
Saat sabah 5-6 arasındaydı. Her gün bu saatlerde uyanırdım, 3-4 saat uyuyabiliyordum en fazla. Aldığım bastırıcıların yan etkileri bununla sınırlı değildi. Ellerim hep titrerdi, her zaman çok fazla üşürdüm, odaklanmakta cok zorlanırdım ve daha sayamadığım tonla şey...

Ben Dolunay Karen. Yakında 18 yaşına girecek olan milyonlarca gençten biriyim. Sadece "küçük" bir problemim var. Annem ve babamın ölümünden sonra hiç görülmeyen, tüm dünyanın aradığı o vita benim. Ama daha feromonlarımın nasıl koktuğunu bile bilmiyorum, kurdum 4 yaşından beri bir kez bile benimle konuşmadı.
Teyzemle yaşıyorum. Onu bu dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum. Bildiğim her şeyi ondan öğrendim, karakterim onun sayesinde şekillendi. O yüzdendir böyle sağlam duruşum, yıkılmaz oluşum. Beta olmasına bakmayın, tanıdığım bütün kurtlardan daha dayanıklıdır.

Bu sırada odayı saran şeftali kokulu feromonlar daha da yoğunlaşmıştı. Sevgi'ye baktığımda uyanmıştı ve uykulu uykulu bana bakıyordu. Gözümü saate kaydırdım, 7'ye zar zor ulaşmıştı. Dersin başlamasına daha vardı.
"Günaydın." dedim.
"Günaydın bal peteğim. Yine erkencisin, şafak operasyonu düzenledin de benim mi haberim yok?"
Günlük şakalarına alışkındım, karşılık verdim.
"Hadi, kıçını kaldır ve hazırlan seni omega bozuntusu."

~
İnsanların bakışlarına ve dağınık feromonlara aldırmadan mavi kulaklığımı kafama daha çok bastırdım. Sevgi kahve almaya kantine inerken, benim hemen tuvalete gitmem gerekiyordu. Tuvalet kabinlerinden birine girip çantamdaki bastırıcıları çıkardım. Her zaman çantamda yedeğini taşırdım. Şırınganın içindeki ölümcül sıvıyı damarımdan enjekte ederken hissettiğim şey, tanıdıktı. Kolum iğne izleriyle doluyken bu hissin tanıdık olmaması ironik olurdu. Kendimi bir bağımlı gibi hissediyordum çünkü bu ölüm oyununa hayatımı adamıştım. İşte bu ironikti.

Kabinden çıktığımda tam karşımdaki boy aynasındaki yansımama baktım. Bol siyah pantolonum ve 3 beden büyük lacivert hırkamla ve siyah converselerimle karşılaştım. Maviyi severdim. Neredeyse hiç olmayan iştahımla aynadaki görüntü zıttı. Zayıf değildim ama çok kilolu olduğumda söylenemezdi. Bir zamanlar basket oynadığımdan dolayı orantılı bir görüntüye sahiptim. Omuzlarımın biraz üstünde biten altın sarısı saçlarım dağınıktı, yeşil gözlerim yorgun bakıyordu. Pek umursamadım, her zamanki Dolunay'dı işte.

Sınıfa girdiğimde Sevgi en arkadaki sırada kahvesini içiyordu. Uykusuz olduğu belliydi, gece geç uyumuştuk. Sıraya geçip oturdum ve kafamı sıraya dayadım.

"Hallettin değil mi Dorikuşum?"
Bana hep böyle seslenirdi.
"Hıhım." diyip gözlerim kapattım.
Burnuma gelen karışmış feromon kokuları arasından şeftali kokusuna odaklanmaya çalıştım.
~
Uyandığımda çıkış saati gelmişti. Sevgi, sınıftakilerle evhamlı evhamlı bir şeyler konuşuyordu. Uyandığımı görünce yanıma koşturdu ve eşyalarını toparlamaya başladı. Bir şeyler olduğunu hissettim ve anlamaya çalıştım birkaç dakika. Sevgi garip davranıyordu. Sanki benden bir şeyler saklıyor gibiydi. Böyle şeyleri pek beceremezdi.
"Bana anlatmamak için kendini sıkmaktan nefessiz kaldığın şey ne?"
"Hiç-hiçbir şey aşkım."
Boşverdim. Öğrenirdim yakında.

Okuldan çıkıp, eve yürümeye başladığımızda herkes aralarında bir şeyler fısıldaşıyordu. Sevgi'ye soru sorar gibi bakınca dışarıya derin bir nefes verip konuşmaya başladı hızlıca.
"Sana söyleyecek cesareti bulamadım ama herkesDelta'nınokulageridöneceğihakkındakonuşuyor."
"Hassiktir."
Ellerim gereğinden fazla titremeye başladığında Sevgi ellerimi tuttu ve sarıldı hemen. Ya beni bulursa, ya ben olduğumu hissederse.
"Sakin ol, düşündüğün şeyler olmayacak. Seninle göz göze bile gelmeyecek, daha fazla dikkat edeceğiz her şeye. Sakin ol, buradayım."
"Ama-ama o hani buradan gitmişti?"
"Bilmiyorum, dedesi yüzünden dönmüş diyorlar."
Daha fazla konuşmadım ve düşünmemeye çalıştım. Eve gelmiştik. Her şey güzel olacaktı, beni bulamayacaktı. Kendimi aşağılık Delta'ya ve ailesine yem etmeyecektim. Annem gibi olmayacaktım. Hiçbir zaman.

need to know [omegaverse]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin