419 34 351
                                    

3 Ay 1 GÜN

"Hadi Akutagawa! Biraz hızlı ol!" Enerjisini atamayan Atsushi mısır tarlalarının arasında koşturuyor, arkadaşının ona yetişememesini sağlıyordu. "Bu kadar hızlı gitme, düşeceksin!" Atsushi'nin aksine koşmaktan yorulmuştu Akutagawa. Sabahın sekizinde tarladaki Ayçiçekleri ile ilgilendiği yetmiyormuş gibi şimdide 6 yaşında bir çocukmuş gibi etrafta koşuşturan arkadaşını arıyordu. "Atsushi, her neredeysen buraya gel! Çünkü ben kahvaltı etmeye gidiyorum. Aç kalmak istiyorsan keyfin bilir!" Dedi Akutagawa. Ve tarladan anında çıktı. Atsushi'nin tarladan çıkmaya niyeti yoktu, tabi midesi onunla aynı fikirde değildi. 10 Dakikanın ardından açlığa yenik düştü ve paşa paşa arkadaşını aramaya başladı.

"Küçücük köyde nereye gitti bu?" Daha aramaya başlayalı 5 Dakika geçmesine rağmen söylenmeye başlamıştı. "Buradayım aptal." Atsushi beklemediği bir anda arkasından seslenen arkadaşı ile korktu ve yerinden sıçradı. "Neden öyle sinsi sinsi yılan gibi geliyorsun he?! ölüyordum burada!" Akutagawa Atsushi'ye ruhsuz yüzü ile bakmaya devam etti. "Üzgünüm, bir dahakine mektup gönderirim." Sinir olmuş ve utanmış olan Atsushi hafifçe yanaklarını şişirdi. Akutagawa arkasını dönüp gitmeye başladığında Atsushi de aceleyle peşinden gitti.

-

"Gah! Mükemmel hissediyorum." Atsushi arkadaşına zor zahmet hazırlattığı yemek ile doymuştu bile. "Çok hızlı yedin, bir gün boğulacaksın." Hala yemeğinin yarısında olan Akutagawa hoşnutsuz bir şekilde söylendi. "Ben her öğünü böyle yiyorum, dert etme." Atsushi rahat bir şekilde gülümsedi ve arkadaşının omzunu art arta yavaşça tokatladı. Akutagawa iç çekti ve yarım kalmış tabağını mutfağa taşıdı. "Devam etmeyecek misin?" Atsushi siyahlının arkasından merakla sormuştu. "Hayır, o kadar aç hissetmiyorum." "İyi de daha demin çok aç olduğunu söylüyordun. Hatta bu yüzden tarla eğlencem yarım kaldı?" Akutagawa, Atsushi konuşurken tabağının temizlemiş ve yerine yerleştirmişti. Arkasına döndü ve arkadaşının yanına ilerledi. "O senin de aç olduğunu sana hatırlatmak içindi." Bu sefer de almayı unuttuğu Atsushi'nin tabağını aldı ve mutfağa geri döndü.

"Çok kurnazsın. Senin yüzünden tarla eğlencem yarım kaldı." Atsushi bu gün kaçıncı kez homurdanıyordu tanrı bilir, ama yine yapmıştı işte. "Açlıktan gebermeyi mi tercih edersin?" "Çok kabasın." Atsushi ayağa kalktı ve mutfak toplayan arkadaşının yanına gitti. "Yardım mı edeceksin?" "Evet?" Akutagawa şaşkın gözler ile Atsushi'ye baktı. "Bu gün özel bir gün mü?" Albino kaşlarını çattı ve siyahlının yıkadığı tabakları kurulamaya başladı. "Hayır aptal, sadece canım istiyor." Akutagawa'nın bakışları yavaşça eski haline döndü. "Pekala, ne istiyorsan onu yap."

-

"Akutagawa?" Albino yeni duştan çıkmış ıslak saçlarını kurularken evin ne kadar sessiz olduğunu fark etti ve arkadaşına sesledi. Geri cevap alamayınca hala biraz ıslak olan saçlarını boş verdi ve siyahlıyı aramaya başladı. Ev küçüktü, aslında neredeyse bir kulübe denebilecek kadardı ama bu iki gence şu aralar her şey yetiyordu. Atsushi kapısı aralık odadan içeri girdi, Akutagawa oradaydı, fakat.. "Ne yapıyorsun?" Siyahlı kapalı gözlerini açtı ve birleşik ellerini ayırdı. "Sadece dua ediyorum." Atsushi ona sanki anlamıyormuş gibi bir ifadeyle baktı. "Ne için?" Aslında her şeyin nedenini biliyordu, ama ikisi de söz vermişti bu konuda konuşmayacakları hakkında. "Özel bir şey için değil, sadece yaşadığım bu günleri özlememek adına." Atsushi gözlerini devirdi ve arkasını döndü. "Ben yatmaya gidiyorum. Sende çok geç kalma, yarın yine seni yedide uyandıracağım." Kapıdan dışarı çıktı ve odasına gitti. Akutagawa kapı kapanma sesi geldiğinde zar zor tuttuğu nefesini verdi. "Sadece seninle her yere gidebilmek isterdim.." Bunu Atsushi'ye söyleyemedi, kalbi çok acımıştı o an. Aldığı tüm yaralardan daha çok hem de.

𝟑 ᵃʸ 𝟏 𝐆𝐔̈𝐍/ Shin Soukoku {Tek Parça}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin