Arkadaşları kesinlikle ama kesinlikle Meliodas'ın çok cimri olduğunu düşünüyorlardı. Ama yapmak zorundaydı. En çok da canından çok sevdiği küçük kardeşi Zeldris için. Kardeşinin ona ihtiyacı vardı. Zaten yeterince cehennemi yaşamıştı kardeşi. Kardeşinin de hakkı vardı mutlu ve rahat bir yaşam sürmeye. Herkesin hakkı vardı. Sırf zayıf olduğu veya iblis olduğu için dışlanamazdı. Herkes ama herkes iblisleri kötü, cani, katil... olarak tanırdı. Kimse onlara bir şans vermedi onları tanımak için. Meliodas ne kadar hızlı olursa o kadar iyiydi. Bir an önce kardeşini kurtarmak ve onunla mutlu bir şekilde yaşamak istiyordu.Uçak bileti zaten pahalıydı ve birde okul masraflarını karşılaması gerekti. Belki de söylemeliydi arkadaşlarına, yardım istemeliydi onlardan. Ama söyleyemedi. Kendi sorunlarına arkadaşlarını bulaştırmamayı seçti ve ondan cimri olarak bahsetmelerine sesini çıkarmadı. Anlatırsa belki arkadaşları cimriliğine bahane bulduğunu falan söyleyeceklerdi ama böyle bir konu bahane olabilir miydi? Hiç bir şeyden emin değildi.
Kapının açılma sesini duymasıyla kendine geldi. En yakın arkadaşı Ban kolunu omzuna koyarak ''Günaydın Cimri Kaptan'' diye selam verdi. Cimri Kaptan, ona öyle seslenirlerdi. Gerçekten cimri olduğunu düşünüyorlardı. Meliodas ona her öyle seslendiklerinde kalbinde bir acı hissediyor ve kardeşini düşünüyordu. Çok bekletmeden o da Ban'a selam verdi. Moralinin bozuk olduğunu çaktırmamaya çalışarak. Gerçi o onlara göre cimrileştiğinden kendine göre kardeşlerini kurtarmak için para biriktirmeye başladığından beri böyleydi. Arkadaşlarının bunu fark ettiğinden adı gibi emindi. Belki de söylemeliydi çünkü onların içten içe haksız olduğunu biliyordu. Belki de söylemeyerek tek yaptığı kendini ezdirmek ve hakkının yenmesine izin vermekti.
Saat 9'a geliyordu. Etrafı son kez kontrol etti her şey olması gerktiği gibiydi. Yerinden kalktı ve arkadaşlarına olabildiğince neşeli ve coşkulu bir sesle ''Hadi başlayalım artık!'' diye komut verdi. Müşteriler geliyor, herkes siparişleri yetiştirmek için uğraşıyordu. Domuz Şapkası'ndaki -Barın adı- herkes arı gibiydi. Diane, Elizabeth ve King müşterilere ilgileniyor, Ban mutfakta yemek pişiriyor, Gowther bulaşıkları yıkıyor, Escanor içkileri yetiştirmeye çalışıyor, Merlin ve Elaine boşta kalan masaları temizleyip bulaşıkları mutfağa götürüyordu Meliodas ise tezgaha gelen müşteriler içkilerini dağıtıyor ve bulaşıklar için Gowther'a yardım ediyordu.
Gün böyle geçip gitti ve Domuz Şapkası kapandı. Herkes yorgun şekilde masalara oturmuş içiyor ve birbirleriyle konuşuyorlardı. Baya karlı bir gündü. Meliodas bu şekilde bir ay daha çalışırsa kardeşi için yeterli parayı çıkartacağını düşünüyordu. Ama okula gitmesi gerektiğinden sadece hafta sonları Domuz Şapkası'nı işletebilirdi. Herkes dinlendikten sonra evlere dağıldı. Her zamanki gibi en son Meliodas çıktı. Domuz Şapkası'nın dışında çalıştığı bir bar daha vardı. Oraya gitmek için yola koyuldu.
Hafta sonları saat sabah 9 ve akşam 9 arasında Domuz Şapkası'nda çalışıyor, hafta içi her gün saat 4 ile 9 arası kafede garsonluk yapıyor ve bulaşık yıkıyor, her akşam da saat 10 ila 4 arasında Darkness adlı mekanda barmenlik yapıyordu. Okula gitmeden önce sadece bir iki saat uyuyabiliyor, ödevleri ve dersleri içinse sadece 4 saati vardı ama kardeşi için değerdi.
Ban'ın Bakış Açısı:
Hadi King hızlı olsana biraz Meliodas gelmeden şuraya saklanıp çıkmasını bekleyelim. King her zamanki tavrıyla'' Niye kaptanı takip ediyoruz ki! Cimrileşti zaten, bize ne.'' Bense mantıklı bir cevap olarak '' Kendin söyledin cimrileşti. Bizimde niye cimrileştiğini bulmamız lazım King. Söylesene kaptan en başından beri cimri olsaydı onunla takılır mıydın? Takılmazdın. Hemde herşey birden oldu. Hiç kimse birden bire cimrileşmez. Tabi ortada cimri olmak için bir neden yoksa. Bir nedeni var ki böyle cimri davranıyor. Hem de eski kaptan değil bu. Bizim kaptanımız değil. Olamaz. Kaptan asla böyle davranmaz. Onu çok iyi tanıyorum ben. Eski neşeli, çapkın hali kayboluverdi birden. Söylesene King kaptanı en son ne zaman gülerken ve bizimle içerken gördün ha. Tahminimce uzun zamandır görmedin.'' King hafif sinirli ve üzgün bir şekilde ''Evet görmedim. En son ne zaman gördüğümü de unuttum. Haklısın kaptanı rahatsız eden bir şey var. Hem de büyük ölçüde. Sürekli endişeli. Bunu anlamak için duygularını okumaya gerek de yok üstelik. Ve kesinlikle ne olduğunu bulup bütün ekibe anlatmalıyız çünkü ben kaptanın bu tavırlarına daha fazla katlanamam. Eski kaptanı istiyorum. En azından o bundan bin kat daha katlanılabilir. Haksız mıyım?'' King'in sonda sorduğu soruya büyük bir istekle ''Haklısın hem de sonuna kadar'' dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*****
FanfictionBu bir Nanatsu no taizai (Seven deadly sins/ Yedi ölümcül günah) fan-fic kitabıdır. Sanırım ben bu animeye aşık oldum. Aklımda sürekli bu anime ve diğer izlediğim animelerle ilgili kurgular dönüp duruyordu. Bende bunlardan birini kitap haline getirm...