BEOMGYU;
balonlar ile yazılmış 16 sayısına baktım. bu gün şirketin 16. yılını kutluyorduk. tüm çalışanlar idoller davetliydi. bizimkiler ile masada oturup etrafa bakıyorduk. partinin başlamasına daha vardı.
üstelik alkole izin vardı. bu gün fazlasıyla içmek istiyordum. içmek ve sonra da kusmak.
Jimin hyung'un bize yaklaştığını görünce gülümsedim ve elimdeki kadehi masaya bıraktım. kocaman gülümsemesi ile ''merhaba çocuklar'' dedi. Soobin hyung ''merhaba hyung'' diye cevap verince, Jimin hyung sadece kafasını sallayarak tepki vermiş ve ''yeni şarkınızı dinledim. gerçekten mükemmeldi.'' deyince sevincim iki katına çıktı. onun beğenmesi ve güzel bulması benim için hatta sadece benim için değil diğer üyeler için de paha biçilmez bir şeydi.
''beğenmene çok sevindik hyung. üzerinde iki aydan daha fazla süredir çalışıyorduk. RM hyung'un da üstünde baya bir emeği var'' dedi Yeonjun. yeni albümümüzün çıkmasını heyecanla bekliyorduk hepimiz.
Jimin Hyung ile biraz daha sohbet etmiştik. Yoongi hyung onu yanına çağırınca özürlerini iletip gitmişti. ben tekrar kadehimi elime almış ve içmeye devam etmiştim.
***
parti başlamış ve herkes partinin tadını çıkarıyordu. buna bizde dahildik. sarhoş olduğumu biliyordum. zihnim açıktı. ama yaptığım hareketleri kontrol edemiyordum. bizim için ayrılmış masaya ilerledim. Yeonjun ile Soobin ilerde dans ediyordu. Huening Kai'nin nerede olduğunu inanın bende bilmiyordum. ama Taehyun masada oturuyor ve sadece aldığı içeceği yudumluyordu.
bilmem kaçıncı kez doldurduğum kadehimi tekrar doldurdum. bu sefer yavaş yavaş içmiyordum direk kafama dikiyordum. boşalan kadehi masaya koydum ve Taehyun'a ilerledim.
dizlerim dizlerine çarpana kadar yaklaştım. kucağını gösterip ''üstüne oturabilir miyim?'' dedim. dediğim şeye karşı sadece gülümseyerek kaşlarını kaldırmıştı. sandalyede dikleşti ve elimden tuttu. bunun oturmam için bir işaret olduğunu anlayıp bacaklarının üstüne oturdum.
ben bacaklarına oturmuştum ama o beni kasıklarına doğru çekmişti. boyum onun kucağında oturduğum için biraz yüksekti. alkol kokuyordu. o da içmiş ve sarhoştu. ''seni öpebilir miyim?'' dedi. gülümsedim. ''nereden?'' dedim. bu öpmesini kabul ettiğim anlamına geliyordu sanırım.
dudaklarıma bakıp işaret parmağı ile dudaklarımı göstermişti. ''buradan'' dedi. gülümsememi yüzümden silip kafamı aşağı yukarı salladım.
verdiğim tepkiyle zaten yakın olan yüzlerimizi iyice yakınlaştırmış ve dudaklarımızı birleştirmişti. gözlerimi kapattım. dudaklarımız hareket etmiyor sadece öyle duruyordu. bu bana yetmeyince dudağımı hareket ettirdim. alt dudağını dişlerim ile kavrayıp kendime doğru çektim. o ise sadece buna izin vermiş ve ellerini belime koymuştu.
naziktim ama yanlışlıkla alt dudağını ısırınca Taehyun inlemişti. o da üst dudağımı vakumlar gibi ağzının içine çekmiş ve ortaya ıslak ses yayılmasını sağlamıştı.
insanları umursamıyorduk,
çalan müziği umursamıyorduk,
bizi çeken kameraları umursamıyorduk...
dilim ile dişlerine dokundum. anlamış gibi dilime izin vermiş ve kendi dilini de devreye sokmuştu. elleri artık belimde sabit durmuyordu.
dillerimiz savaşıyordu ama dudaklarımız sevişiyordu.
nefessiz kalınca kafamı Taehyun'dan uzaklaştırdım. derin nefesler alırken o ise sanki hiç öpüşmemişiz gibi boynuma yöneldi. boynumu öpüyordu sadece. ''sanırım artık durmalısınız'' dedi arkadan bir ses. kim olduğuna bakmak için arkamı döndüğümde bunun PD-nim olduğunu gördüm.
BÖLÜM SONU
beni wattpad dan takip edebilir misiniz?
Eva-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The İdol / taegyu
Fanfiction"bizi neden grup üyeleri ile yakıştırıyorsunuz?" " çünkü oppa, sizler birer yıldızsınız eğer yeryüzüne inerseniz ışığınız söner"