Bir bardak içtiği viskiden çoktan etkilenmiş çakırkeyfi olmuştu, esmer ise daha yavaş ilerliyordu ona göre. Uzun zaman olmuştu bir araya gelip konuşamıyorlardı. Bir anda çöken sınav haftası ardından Evin'in işleri bir süre uzak kalmalarını sağlamıştı. Bir ay kadar uzak.
Hâlâ merak ettiği sorular, bu soruların cevaplarını almak için yanan bir Evin vardı. İkinci bardağını bitirmesini bekledi yine esmer, bu sefer sallanmaya başlamıştı kız ama gülümsemeyi kesmiyordu.
"Sadece o adamı mı öldürdün?" aniden beliren soru ile kendisinden azda olsa uzun olan bedene dönmüştü yüzü. Böyle bir soruyu beklemediği aşikardı.
"Hayır," net verdiği cevap Evin'in yüzüne tokat gibi çarpıyordu, nedeni daha çok içini kemiriyordu. "Neden peki?"
"Bana zarar verebilirler," küçük bir gülümseme belirdi yüzünde "Bunun olmasını ikimizde istemiyoruz, hele o... Bunu asla istemiyor." bu sefer açık bir şekilde gülümsemişti.
"O kim?" yerinden doğrulmuş ciddi bir şekilde şarhoş olan kızdan cevapları koparmaya çalışıyordu.
"Işıl, bana zarar gelsin istemez." Bu sefer ciddi bir şekilde söylemiş oturuşunu değiştimişti, ismi bile gerilmesine neden oluyordu.
"Nasıl yani? O mu sana diyor?" gözlerini kısmış olayları anlamaya çalışıyordu.
"Evet, arar ve öldürmem gereken kişilerin adını söyler." bir süre sessiz kaldıktan sonra boğazını temizledi, aklından neler geçiriyordu kim bilir? "Çok tuhaftır ki hepsi tanıdığım kişiler."
"Işıl ile en son ne zaman görüştün?" olayları kavramak için ne kadar soru varsa soruyordu, Aydın ise umursamadan cevaplıyordu.
"O adamı öldürmeden önceki gece aradı, ama en son 8 yaşımda gördüm onu." dudaklarını ısırdı "Çocukluk arkadaşım o benim, benimle görüşmeyi hep reddediyor. Beni artık sevmiyor olabilir mi?" gözleri dolduğunda kendini kasmıştı. Ağlamamak için kendini fazlaca kasıyordu.
"Sen ara onu? Açar telefonlarını eminim." Evin'in yüz ifadesi çökmüştü. Sadece karşısındaki kızın ağlamasına dayanamıyordu.
"Açmaz ki, her zaman o arar. Bazen uzun konuşur bazen hemen kapatır. Onu anlamak zor." Bu sefer göz yaşlarını silmiş duvarları seyretmişti.
"Yani Işıl sana zarar verebilecek kişileri söylüyor, sende gidip öldürüyorsun öyle mi?" Anlayıp anlamadığını teyid etmeye çalışıyordu.
"Evet öyle, bu beni sevdiğine mi işaret?" gözyaşları arasında konuştu. Cevap vermeyen kıza bakıp kaşlarını çattı "Sevmiyor mu yoksa beni?!" sesini yükseltilmiş yerinden kalkmıştı.
"Evin bir şey desene! O kadar insanı sırf o dedi diye öldürdüm!" koltukta karşısında oturan kıza anlamsızca bağırıyordu. Esmer ise kafasını kaldırıp bakmamıştı bile, kalbinin kırık olduğunu hissediyordu sadece.
"Sikeyim, otur yerine ve bağırmayı kes!" hışımla yerinden kalkmış ve küçük olanı koltuğa itip susmasını sağlamıştı. Karşısındaki yine mümkün gibi daha fazla ağlamıştı.
Uzun süre konuşmadılar, odada Aydın'ın hıçkırıkları ve Evin'in küfürleri savruluyordu. Evin dayanamamış ve sinirle konuşmuştu.
"Çok mu seviyorsun onu?" bu soruyu beklemediği için kafasını kaldırmış bir süre yüzüne bakmıştı. Hangi soruyu kestirebiliyordu ki?
"Evet," kafasını sallamış dizlerini kendine çekmişti, Evin olduğu yerde daha da sinirlenmişti. Madem birini çok seviyordu kendisine olan ilgisi nedendi? Neden her gece ona sarılarak uyuyordu? Gitseydi ya o kıza.
"Tek arkadaşım oydu, beni tek koruyan. Benimle tek oynayan oydu." devam etmesi ile kızarmış gözleri mümkünmüş gibi parıldıyordu. Aşk adına o kıza hiç bir şey hissetmesede sevdiği çok aşikardı. Evin ise azda olsa yumuşamıştı, fakat kıskançlık seviyesi hâlâ en üstlerdeydi.
"Kimseye güvenemiyordum ama o yardım etti, elimden tek tutan oydu." konuşmaya devam ettikçe sinirlerinin geçtiğini sanan Evin yine parlıyordu.
"Yeter artık, umrumda değil bu!" kesip atsa bile susmaya niyeti yoktu.
"Onu en son hastanede gördüm, herkes ağlıyordu. Onu seven herkes ağlıyor, annesi ağıtlar yakıyordu." ağlarken gülümseyen beden bu sefer gözlerini Evin'e kitleyip anlatmaya devam ediyordu.
"Kes sesini dedim sana!" yerinden kalkıp gitmeye yeltenirken devam etti küçük.
"Abisi gelip lanetli biri olduğumu söyledi, benim yüzümden gitmiş buralardan. Yalan söylüyor gitmedi o hep burada. Sadece ben biliyorum Evin." hızlı ve bir o kadar heyecanlı anlatıyordu.
Arkasına dönmüş olan beden koltukta anlatmaya devam eden kızda gezdirdi gözlerini. Arkadaşını anlatırken bir insan bu denli mutlu ve heyecanlı olabilir miydi? Belki tek arkadaşı olduğu içindi, emin olamıyordu. Sebebi ne olabilirdi ki bu kızı bu denli kendine bağlamıştı.
Başı dönüyor sadece kısa zamanda bu derece bağlanmış olduğu kızın yanında olmadı biri için içli ağlaması canını sıkıyordu. Dayanamayıp yanına oturmuş ardından sıkıca sarılmıştı. Sarılışına anında karşılık vermiş olan kız dudaklarından dökülen kelimelerin karşıdaki kişiyi ne derece etkilendiğini bilmeden konuştu.
"Ama kimse sen gibi olmayacak, ne Işıl ne başka biri." kafasını boynuna gömüp kokusunu bir süre içine çekti. "Seni sadece sevmiyorum çünkü," boynunu öpüp geriye çekilmiş karşısındaki kızın yüzünü incelemişti.
Gülümsemesi bütün yüzüne yansırken küçük telefonuna dikkat kesildi. Kaşlarını çatmış kapalı olan telefona baktı. Ardından yüzü gerildi. Nefes alışverişleri artarken Evin'e döndü.
"Işıl arıyor," telefona bakmaya devam ederken esmer olanda kapalı olan telefona tuhafça bakıyordu. Ne telefon çalıyor ne de arama görünüyordu. Karşısındaki bedenin ise elleri titremeye başlamıştı çoktan.
Telefonu açtığını düşünüp bir süre konuşmadı ardından küçük olan güzel esmer bedene bakıp belkide ilk kez beyninden dolanan Işıl'a karşı çıktı.
"Onu öldürmeyeceğim! Bu sefer olmayacak, onu her şeyden çok seviyorum!" telefonu kapattığını düşünüp kenara koydu. Ardından yeniden ağlayarak odasına gitti bu sefer.
Evin ise yeni anlıyordu; Işıl'ın sadece Aydın'ın kafasındaki bir hiçlik olduğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psicópata| gxg
Action"Siktir! Elindeki bıçağı at hemen!" ⚠rahatsız edici unsurlar bulunmaktadır.