-MEDYAYI BEN ÇİZDİM GÖZLERİNİZ KANADIYSA SORRY-
Her hafta ki gibi sessizlik hakimdi odaya. Psikolog beni dinlemek istiyordu. Bense susuyordum. Hemde neden sustuğumu belli etmeden.
Ve zamanın bittiğini gösteren alarm sesi de çalmıştı. Ben sessizce odadan çıktım ve annem girdi odaya. Oturdum ve annemin çıkmasını bekledim. Yanımda beliren Sinevus yokmuş gibi davranmaya çalıştım. O ise teni kadar beyaz sivri dişleri, kömür siyahı saçları ve kan kırmızı gözlerini üstüme dikmişti. "Ne bakıyon la?" demek isterdim ama annem duyabilirdi. Odaya çok yakındım.
Annemin odadan çıkması ile Sinevus kaybolmuştu. "Hadi Yankı. Gidelim." Olumlu anlamda kafamı salladım ve kalktım.
"Neden Yankı? Neden konuşmuyorsun psikoloğunla?"
"Bilmiyorum."
Annem cevabım ile umutsuzca kafasını salladı. Sürekli aynı cevabı veriyordum. "Bilmiyorum" Ama aslında biliyordum. Sinevus'u kaybetmek istemiyordum. O benim tek arkadaşımdı.
...
Eve geçer geçmez kendimi odama attım. Psikologa gitmek istemediğimi anneme defalarca söylemiştim ama o vazgeçmiyordu.
Sinevus karşımda belirdi. Alışmıştım onun o kırmızı gözlerini üzerimde hissetmeye. O cızırtılı kalın sesinin bana sürekli emirler yağdırmasına. O kırmızı, yanmış gibi pürüzlü tenini görmeye...
Sürekli yanımda dolaşan bir canavarım vardı. Canavarıma bir isim bile takmıştım. Sinevus. Bir anda aklıma gelmişti. Bir anlamının olup olmadığını bile bilmiyordum.
Başlarda onun gerçek olduğunu düşünüyordum. Hala da fikrim değişmiş değil ve öyle olmasını umuyorum.
×××××××××××××××××××××××××××××××××
Yağan sığınak yağmura rağmen, şemsiye tepemde okula gidiyordum. Nefret ediyordum oradan. Çok üstüme geliyorlardı. Kendi kendime konuştuğumu duyan bir kaç kız bunu okula yaymıştı. Annemde bir kaç kez yakaladığı için beni psikologa götürme kararı almıştı.
Okula girdiğimde herkes bir noktaya toplanmıştı. Bende merak edip aralarına karıştım. Tahminimce son sınıf olan bir öğrenci, vücudunun tamamı yanmış bir vaziyette yerde yatıyordu. Bazıları fotoğraf çekiyor, bazıları çığlık atıyor bazıları da sadece izliyordu. Müdür yardımcısıysa bir yandan ambulans çağırıyor, bir yandan da öğrencileri dağıtmaya çalışıyordu. Ama aksine, öğrenciler daha çok toplanıyorlardı.
Ben öğrencilerin arasından çıktım ve sınıfıma geçtim. Tek oturuyordum çünkü kimse benimle oturmak istemiyordu. Bu iyi oluyordu. Çünkü Sinevus'un bazı gıcık konuşmalarına ddefterime yazarak cevap verebiliyorum. Bir kere Felsefe dersinde hocaya yakalanmıştım. Defterimde yazanlarsa pek pozitif şeyler değildi.
KES SESİNİ DERSİ DİNLEYEMİYORUM!
Beynimde beleşe yaşıyorsun bari sözümü dinle!
SENSİN BEYİNSİZ!!!
Yanıma bir çanta konulmasıyla düşündüğüm herşey uçup gitmişti. Bu oğlanı daha önce sınıfta görmemiştim. Kaşlarımı çatıp onu incelemeye başladım. Bunu farketmiş olacak ki bakışlarını "Ne bakıyorsun" der gibi dikti üstüme.
-Yeni mi geldin?
-Evet!
Öyle sert bir şekilde cevap vermişti ki bir an kötü bir şey mi dedim diye düşünmeden edemedim. Ama Sinevus bana cevabımı verdi.
-Sen yanlış bir şey demedin. O dengesiz.
Gülümsedim. Ama yanımdaki sanki duymuş gibi kaşlarını çatmıştı. Sinevus'un sesi tekrar beynimde yankılandı.
- Bu çocuk normal değil. Sanki beni duyuyormuş gibi.
-Seni hani sadece ben duyabilirdim.
Bunu sesli söylediğimi farkettiğimde çok geçti herkes bana bakıyordu. Bende kafamı aşağıya indirdim. Ama yanımda ki çocuk tuhaf karşılamamıştı. Bu çocuk içimde kötü bir his uyandırıyordu. Beni huzursuz ediyordu. Ne diye yanıma oturmuştu ki?
-Adım Belia.
-Bana ne bundan? Yanıma otururken izin aldın mı? Kalk yanımdan!
Sinirle soludu.
-Yanında oturacak kişinin adını öğrenmek istersin diye söyledim.
-Sana yanımdan kalk dedim.
Beni umursamadan arkasına yaslandı ve fizikçinin gelmesiyle susmak zorunda kaldım. Sinevus da yanımda kıkırdamakla meşguldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN
Fantasy-Şizofren olduğu düşünülen bir kız... -Korkunç görünümlü ama içten sevimli bir canavar... -Şeytanın oğlu olduğunu iddia eden bir oğlan...