Bir Ögüt Verircesine...

125 7 1
                                    

Yine ismini koyamadığım anlam veremediğim günlerden birisiydi ne vardı ki mutlu olsam düşüncesiz bir hayat yaşayabilsem olmuyor işte bazen hayat kaybettiklerimizi geri vermiyor üstelik kazandıklarımızı da elimizden alıyor ne yapsam bilmiyorum herşey kafamda bir bulmaca gibi karıştı sanki bir labirentin içerisindeyim ne haldeyim bilen varmı soran duyan yada gören... 
Hem cem adrian dinleyerek hem de kitap okuyarak günlerim geçiyordu her zaman yaptığımız gibi erkemle buluşma kararı aldık cansuyu çağırmayacaktık çünkü hemen yanımızdan kalkıp gidiyordu yine klasik mekanlardan birisinde buluştuk bi çay içip sohbet etmeye başladık erkem..
--kafam cok karisık be kardesim  bu aralar icinden çıkamadıgim durumlar var kendimi yanlız hissediyorum ne biliyim işte bazen deliriyor gibi oluyorum kimse beni duymuyor kimse beni görmüyordu hissettiklerimi anlatamıyorum kimseye sanki bir kalabalığın içerisinde yanlızdım bir tek bana mı özel yoksa çoğu kişi mi böyle düşünüyor bilmiyorum gerçekten kardeşim birçok sorunun cevabını bilmiyorum......
Erkemin söylediği bu sözler gerçekten garibime gitti sanki çocuk benim hislerimi paylaşıyor ya da ne bileyim babasının katil tarafından öldürüldüğünü mü biliyordu.

Baktım da pek kafası karışık olan bir ben değilmişim bilinmiyor sanki senaryosu bilinip işte oynayanların doğaçlama yaptığı bir dünyada yaşıyoruz oyuncular senaryoyu bilinmiyor erkem ile ciddi bir konuşma yapmak istemiştim ama onun kafası gerçekten çok karışık yaşadıklarını anlayamam çünkü anlamam için aynı olayları benimle yaşaman lazım ki ben bu olayları yaşamadım yaşamak da istemem elbette şundan da emin gibiydim erkemin benim bilmediğim sırları var

Sormaktanda çekiniyordum bir ergendik sonuçta kafamız çok karışık hayallerimiz everest dağı kadar uzun ve sonsuz bilmiyorum her türlü şey kafamızı karıştırabiliyor her türlü olay bizim farklı düşünmemize sebep olabiliyor ergenlik çok farklı bir şey hayatın en güzel anları bazen de en berbat ve en lanetli bazı kişiler için hayat çok güzel bazı kişiler içinse zorlu acımasız erkem de bunlardan birisiydi hayatı çok fazla acımasız ve zorluklarla doluydu. Elime telefonu aldım whatsapp'ta gezindim wattpad hikayeleri ve instagram hayatımız günümüz dakikalarımı hatta aylarımız yıllarımız bunlarla geçmiyor mu hastalık gibiydi sanki bizi günden güne eriten ve yok eden. Telefon illeti bence dakikalarımızı çalıyor bunların hepsini bilsekte bilmesekte telefonda ömrümü geçiyor geçiyor bende bunlardan birisi idim elinden telefon düşmüyor müzikler hiç susmuyor fotoğraflar galeriyi dolduruyordu bazen kendimi egoist zannediyorum bazen çok ödev veriyor çok bilmiş bir şekilde konuşabiliyorum saçmalık hepsi saçmalık yaptıklarımın bir anlamı bile yok hep güvenmekten kaybediyorum bazen güvendiğiniz kişiler bizi tek tek yolda bırakabilir
Hayal kırıklığına uğratabilir günlerce haftalarca hatta aylarca onu düşünüp onun için ağladığınız kişiler sizi hiç düşünmeden hayatta yalnız bırakabilir yalnız doğduk yalnız öleceğiz bunun bir kaçar yolu yok yalnız kalmak hayatın bir parçası hep yalnız oluyoruz hep yalnız kalıyoruz ve yalnız bırakılmaya mahkum oluyoruz

Hayat böyle insanın gözünün yaşına bakmadan insana acımadan insanı harap edebiliyor kafamız çok karışık düşüncelerimiz darmadağın hayatımızın bir anlamı yok yaşıyoruz ama sadece nefes almak için amacımızın dışında bir şekilde  yaşıyoruz. Herkes yalnız kaldığımda kendini sorgulayabilir kendinin ne yaptığını öğrenebilir yalnız kalmak bir yandan iyidir aslında kafanı dinlersin bir müzik açar eline kahve alıp hele birde yağmurlu günse camın önüne geçer uzun uzun hayallere dalıp yağmurun sesi ile birlikte kafanda bir film canlandırırsın herkesin bir istediği vardır bir hedefi en çok yapmak istediği ve sevdiği bir şey

Insanlar çok çabuk pes ediyor çok çabuk hayattan bıkabiliyor hatta bu durum ilerledikçe intihara bile teşebbüs ediyorlar ne saçma değil mi şu kısacık dünyada küçücük olayları büyütmeler çoğu insan böyle doğruyu bulamamış insanlar kalplerinde güzel düşünceler duygular besleyemeyenler herkes söylediği söz kadar değer kazanır dünyadaki her insanın farklı bir anısı farklı bir yaşantısı ve farklı bir düşüncesi vardır dünyada hiçbir zaman ayrımcılık yoktur siyahi ingiliz ya da alman ya da başka bir şey dünyada sadece iki tür ayrımcılık vardır birisi iyi insanlar diğeri ise kötü insanlar benimde  şu görüşüm var iyi insanlar ve kötü insanlar kazanır lakin ne iyi olanlar ne de tam kötü olanlar yani ortada kalanlar kaybetmeye mahkumdur çünkü onların bir hedefi yoktur iyilik yapmaya yönelirler ne de kötülük yapmaya hayat böyle kişiden kişiye değişir kabullen sekte kabullenme sekte hayat böyle akıp gidiyor......

Yine kendi kafamda canlandırdığım düşünceler bitmek bilmiyordu kendimi egoist buluyordum çoğu zaman böyle düşüncelerle erkeminde  durumunu  unutmuştum
--erkem neyin var senin olum
--abi yok biseyim ya iki saattir senin öğütlerini dinledim
--kardesim Özür ya kusura bakma
--tamam kardesim sıkıntı yapma
--çayın soğudu bu arada paraya yazik olum icsene sunu
--onemli olan para mi be abii bilen böyle cok sey kaybettim....

Arkadaşlar elimden geldiğince yazmaya çalıştım umarım beğenmişsinizdir hatalarım varsa lütfen affola kendinize iyi bakın diğer bölümde görüşmek üzere konuşma kaldığı yerden devam edecek.....

GİZEMLİ SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin