Banu yürürken arkasından bir ses duydu. Bu seslenen Ece idi. Ece alış veriş bağımlısı diyebiliriz. Gerçekten bir alış veriş tutkunu. Amacı da belliydi. Banu'yu alışveriş için Taksim'e götürmek. Öyle de oldu. Ece Banu'yu kolundan tuttuğu gibi gördüğü ilk taksim dolmuşuna bindirdi. Yolda giderken zavallı Banu annesine o gün eve 1 saat kadar gecikeceğini söyledi. Aslında Banu'nun da biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı. O da şikayet etmiyordu bu alışveriş durumundan. En sonunda Taksim'e gelebildiler. Özgürlük!!! Dolmuş gerçekten çok sıkışıktı. Ece ile beraber ilk gördükleri kıyafet mağazasına girdiler. Çok güzel elbiseler vardı. Oradan çıkınca kitapçıya attı kendini Banu. Victor Hugo'nun Sefiller adlı kitabını aldı. Ece ise bir tek kitaba bile bakmadı. Oradan çıkışda Ece Hanım'ın incik boncuk işi tuttu ve ilk gördüğü mağazaya daldı. Banu da peşinden... Ece raflara bakarken üç kolye iki bilezik ve bir çift (güya harikaymışlar) küpe aldı. O sırada Banu'nun gözü bir kolyeye ilişti. Kolye gri idi ve bir kız figürü işlenmişti. Fakat bu figürün kafası bir acayipti. Büyük ihtimalle bir şeyi temsil ediyordu. Banu kolyeyi hemen tanıdı. Rüyasında da aynı kolyeyi görmüştü ve bir ses duymuştu. Ses; ya ölüm ya da sihir demişti. Banu bir an bile düşünmeden kolyeyi aldı çünkü rüyalara inanmazdı. Sonra da güldü. Ne rüyaymış. Her neyse oradan çıktıktan sonra Banu kolyeyi hemen boynuna taktı. Ece ile beraber yürürlerken önlerine hızla bir araba çıktı. Banu az kalsın arabanın altında kalıyordu. Ama ilahi bir güç durdurdu onu. Off boşverin şans işte. Daha sonra Ece ara sokakta bir apartman dairesinin içinde minik bir butik gördü. Hemen içeri daldılar. Sevgili Ece oradan da yığınla kıyafet aldıktan sonra Banu'nun koluna girdi ve beraber merdivenleri inmeye başladılar. O sırada silah sesi gibi bir ses duydular. Ses en alt kattan geliyordu. Hemen aşağıya indiler ve duvarın arkasına saklanıp olanları izlemeye başladılar. Banu hayretinden ağzını bir karış açmıştı. Adamı önce dövmüşler sonra da işkence olsun diye kollarından vurmuşlardı. Şimdi ise adamın boynuna biçak dayamışlar ve adama eğer doğruyu söylemese onu öldüreceklerini söylüyorlardı. Ve adam asla söylemem diye bağrında teknik olarak adamın kafasını kestiler. Ece o an hayatının hatasını yaptı ve çığlığı bastı. Adamlar da bunu duydular ve iki kızı gördüler. Banu: kaç ! Diye bağırdı. Ve merdivenleri hızla çıkmaya başladılar. Peşlerindeki adamlar da öyle. Kovalamaca başlamıştı. Bizim kafadarlar kendilerini sokağa attılar ama maalesef peşlerindeki adamlarında durmak gibi bir niyeti yoktu. Az önce bir cinayete şahit olmuşlardı ve beşlerinde de onları öldürmek isteyen beş tane katil vardı. Banu'nun eğlence anlayışı hiç de böyle değildi ama işte hayatına istediği aksiyon girmişti. Eğer yaşarsa çok mutlu olacaktı her halde bu durumdan.