Yine sabah erken kalkmıştım.Onu sevmeye,aşık olmaya başladığımdan beri çok düşünüyordum,bu uykuma bile yansımıştı.Hiçbir şeyi düzeltemiyordum,ne ona olan aşkımı ne de kendimi...
Elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirmiştim,ne yaparsam yapayım o hep aklımdaydı.Orası onun evi değildi neden hala orada yaşıyordu...
Aşağı inerek annemin hazırladığı kahvaltıdan küçük bir parça ağzıma atarak evden çıkmıştım,iştahım bile kesilmişti.
Kulaklığımı müzik çalarıma bağlamıştım.Müzik bana her zaman daha iyi hissettiriyordu.
Otobüsün gelmesini beklemiştim,bu süre de kulaklığım da ki şarkının sözleri ile gözlerim dolmuştu.
I wanna sing a song, that'd be just ours
But I sang 'em all to another heart
And I wanna cry I wanna learn to love
But all my tears have been used up
( Bir şarkı söylemek istiyorum,sadece bizim olan
Ama başka bir kalpten onların hepsine söyledim
Ağlamak istiyorum,sevmeyi öğrenmek istiyorum
Ama bütün gözyaşlarım harcandı)
Ağlamamıştım,kendimi tutmayı başarmıştım.Onu çok seviyordum.Benim olanı,Jeongin'imi çok seviyordum...Neden beni istemiyordu?
Otobüs gelmişti,etrafıma bakmadan en arka köşeye geçerek oturdum,her zaman oraya beraber otururduk,tabi duygularımı ona açmadan önce...
Yine şuan da dinlemek istemediğim bir şarkı gelmişti ağlamak istemiyordum,geçmek istedim ama yapamadım belki de istemedim bilmiyorum.Başımı cama yaslayıp,gözlerimi kapatarak dinlemeye başladım.
You like me, well obviouslySo why you trying to leave when you know that I'm the king?(You'll see) 'Cause I'm supreme (Choose me)Other lovers give you no luck'Cause I'm the only one that has made you fall in love(You'll see) So just shut up (Choose me)
^Benden hoşlanıyorsun, belli kiO halde neden kral olduğumu bildiğinde ayrılmaya çalışıyorsun?(Göreceksin) çünkü ben yüceyim (beni seç)Diğer aşıklar sana şans vermezÇünkü seni bana aşık eden tek kişi benim(Göreceksin) yani kes sesini (beni seç)^
İstemeden de olsa tek bir damlanın yanağımı ıslattığını farkettim ve gözlerimi açtım.Gözlerimi açtığım gibi onunla göz göze gelmeyi beklemiyordum.
Bir süre gözlerim çekmek istemiştim ama yapamamıştım,o da yapamamıştı.
Beni seviyordu,bende onu seviyordum ama olamazdık,bu Dünya da olmazdı.
Ona açıldığım zaman bana böyle demişti,ağlamıştı...yapamam diye.
İkimiz de erkektik,ne olursa olsun ona açılmıştım daha fazla içimde tutamazdım.Ve o ağlamıştı.
"Bende seni seviyorum ama biz olamayız Hwang,ikimiz de erkeğiz bunu biliyorsun...belki başka bir evrende oluruz."
Sözleri aklıma gelmişti.Bana dediği sözler.Benim için cinsiyet saçmaydı.İstediğimi severdim fakat Dünya buna izin vermiyordu...Neden izin vermiyordu?
Gözlerini ilk kaçıran o olmuştu.Pişman mıydı? Değil miydi? Çözemiyordum.
Okulun önüne geldiğimiz de ilk o inmişti.Arkasından gidişini izlemiştim.O da ağlamasını tutuyordu,gözleri kızarmıştı.
İmkansız olması...berbattı.
Bahçeden içeri girdim,Minho beni bekliyordu.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Duydun mu?"
"Neyi?"
"Tiyatro olacakmış,Romeo ve Juliet,gidelim mi?"
Ama ben Juliet istemiyordum.Romeo istiyordum.
"Olur gidelim."
"İlk derten alıyorlarmış zaten hadi."
Birlikte salona çıkmıştık.Bir çok üst sınıf vardı,gözümü gezdirirken en sevdiğim gözlerde takılı kalmıştım.O da oradaydı...Jeongin de bana bakmıştı.Bu sefer otobüstekinden çok daha az bakışmıştık.
Ondan iki koltuk arkaya oturmuştuk.Ben onu izliyordum.Koklamak istediğim saçları,öpmek istediğim boynu...o kusursuzdu.
Ben onu izlerken gösteri başlamıştı.
İlk replikten sinir olmuştum.Aynı zaman da duygulanmıştım da.
Romeo: Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
biz dönünceye dek siz parıldayın diye.
gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde;
utandırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı.Evet yıldızlar Jeongin'deydi,onun gözlerinde.
Juliet: Bana romeo'mu ver; sonra öldüğünde
al da küçük yıldızlara böl onu;
onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki,
bütün dünya gönül verip geceye,
tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe...Evet Romeo'umu istiyordum.
JULIET: Ah, Romeo, Romeo!
Neden Romeo'sun sen?
İnkar et babanı, adını yadsı!Artık klasik bölüm geldiği zaman dayanamayarak ayağa kalktım.
"Yeter,Ya Romeo Juliet istemiyorsa,Ya Juliet Romeo istemiyorsa belki Romeo Romeo istiyor..."
dediklerimi istemeden sinir ile demiştim.Romeo ve Juliet kalıbı beni çok sinirlendirmişti.
Herkes sessice ifadesiz bana bakıyordu,gözlerim Jeongin ile tekrar buluşmuştu.Hızlıca salondan çıkarak koridorda ilerliyordum.Okulun arka bahçesine giderek tuttuğum gözyaşlarımı sessizce bırakmıştım.
Yanıma gelen adım sesleri duyduğum da hızlıca göz yaşlarımı silerek gelen kişiye bakmıştım.
O gelmişti,ağlıyordu.Beraber ağlıyorduk.
Sanki gözyaşlarımız ruhumuzu temizlemek istiyordu.
Ne o gözlerini çekmiş ne de ben çekmiştim,ikimizin de birbirine ihtiyacı vardı,bunun farkındaydık.
Sessiz sakin bir şekilde gözlerime bakarak konuşmaya başlamıştı.
"Ben özür dilerim,seni çok seviyorum ama evet diyemedim,insanlardan korktum,insanların sana zarar vermesinden korktum..."
Onun sözünü kesmiştim.
"Ben Romeo'yum ve Romeo'mu istiyorum.Ben birini seviyorum,insanlar değil.Ben seni öpüyorum, insanlar değil.Benim sevdiğim kimseyi ilgilenirmez.Hem ne olmuş ikimizde erkeksek,ne olmuş seni sevdiyesem.Seni gerçekten seviyorum,tilkim.Aşkı seninle öğrenmek istiyorum.Öpüşemeyi,sevmeyi herşeyi senin ile yapmak istiyorum...bu yüzden Romeo ve Romeo olalım,Jeongin."
Ağlıyordu,sözlü cevap vermemişti.
Cevabımı dudaklarım da ki dudakları ile almıştım.
İlk oneshotımdı.Umarım beğenmişsinizdir.
Oy vermeyi unutmayın,görüşürüz'✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo ve Romeo olalım,hyunin
Fanfiction{Lwd} Romeo ve Romeo'yuz biz Jeongin. |one shot|